Bir Elmanın Hesabı ve Helal Lokma hikayesi

Konusu 'Kıssadan Hisse' forumundadır ve öykü tarafından 4 Şubat 2015 başlatılmıştır.

  1. öykü

    öykü Süper Moderatör Süper Moderatör Kayıtlı Üye

    BİR ELMANIN HESABI

    İmam-ı Azam (R.A.) Efendimizin baba...sı Sabit Hazretleri deli...kanlılık çağında, henüz gençliğinin baharındayken, bir akarsu kenarında abdest alır. abdestini bitirir, dualarını okur, hem kurulanır, hem de suyun akışını seyrederken, bir de görür ki, kırmızılı, beyazlı, renkli bir elma, suyun üzerinde, yüzerekten geliyor.

    Elmanın güzelliği renk renk, al al, kah kayarak, kah dönerek, suda yüzerek, sallanarak gelişi İmam-ı Azam (R.A.) Efendimizin babasının çok hoşuna gider; elmayı alıp ısırır. Elmanın suyu dişlerine dokununca, birden bire kendini toparlar:

    “Ben ne yaptım! Bu elmanın elbetteki bir sahibi var. Benim olmayan bir şeyi nasıl olur da sahibinden izinsiz ısırırım,” der. Bir anlık gafletinden uyanır ve suyun akıp geldiği tarafa yürümeye başlar.

    Biraz yürüdükten sonra, suya doğru uzanmış dalları, elmayla dolu ağaçları görür. Elindeki ısırdığı elmanın rengine bakar, daldaki elmalarla aynı. Bu ısırdığım elma, bu bahçeden diyerek, bahçe sahibini arar bulur. Helallik dilemek üzere: “

    -Efendim! Bu elma sizin ağaçlardan düşmüş olacak. Şu akan dereden abdest aldım, bu elmayı su alıp götürüyordu. Ben de bir anlık gaflet ile, elmayı suyun yüzünden alıp ısırdım. Fakat hemen kendime geldim, gafletimi hatırladım.

    Elmanın sahibi var, bulup helallik dileyeyim veyahut elmanın bedelini (ücretini) vereyim diye size geldim. Şimdi sizden rica ediyorum, ya elmanızın bedelini vereyim yahut da bu gafletimden dolayı sizden izin almadan yaptığım bu hatamı bağışlayın ve hakkınızı helal edin” diyerek rica eder, yalvarır.

    Bahçe sahibi:

    “Hayır helal etmem! Niçin elmamı, benim malımı benden müsadesiz, izinsiz ısırırsınız?” der. İmam-ı A’zam’!ın babası:

    “Aman efendim! Rica ederim. Elmanızın fiatı (bedeli) ne ise vereyim dedim veya bunun çaresi ne ise yapayım” diyerek yalvarır. Bahçe sahibi:

    “-Üç sene bana hizmet edeceksin; burada benimle çalışacaksın; sonra bir düşünürüz. Helal etme çaresi budur.”imam-ı Azam’ın babası Hz. Sabit (radıyallahu anh) “peki” der. Bir anlık gafletle düşünmeden ısırması yüzünden tek kelimeyle bir elma suyuna, üç sene hizmet edecek! Ama başka çıkar yolu yok. Bir kere olan olmuştu; elmanın suyu dişinin dibine gitmişti. Bunun helal edilmesi lazımdı. Helallik ancak mal sahibi tarafından verilebilirdi. Bu da şartlı olacaktı. Üç sene hizmet edecek. Sonra mal sahibi yine düşünecekti.

    İmam-ı A’zam’ın babası Hz. Sabit (radıyallahu anh) üç sene bu bahçede çalıştı. Son günleri iple çeker oldu; şu üç sene dolsa da helalleşip bir evime dönsem diye.

    Üç sene dolup son günü gelince, bahçe sahibine gidip, “Efendim bugün son günümdür; üç sene doldu. Hakkınızı helal edin de gideyim.” Bahçe sahibi:

    “Hakkımı bir şartla helal ederim! Üç sene sonra bir düşünürüz demiştim. Şimdi düşündüm; bir tek şartım daha var; onu da yaparsan hakkımı helal ederim. Benim bir kızım var. Gözleri görmez, kulakları işitmez, elleri tutmaz, ayakları yok, yürüyemez. Bununla evlenirsen, bu kızımı nikahın altına alırsan o zaman helal ederim, yoksa etmem! dedi.

    İmam-ı A’zam’ın (radıyallahu anh) babası Sabit Hazretleri (radıyallahu anh) “peki) der. Düğün hazırlıkları yapılır, ziyafetler verilir, nikah kıyılıp damat gerdeğe girer. Bir de görür ki, sapasağlam bir gelin. “Olamaz!” der. “Bunda bir yanlışlık olacak. Birisi bir hile yapmış olacak. Bir yanlışlık var” diyerek hemen kayınpederine koşar. “Aman efendim! Siz bana, gözsüz, kulaksız, dilsiz, ayaksız bir kızım var demiştiniz. Halbuki sapa sağlam, dünya güzeli bir gelinle karşılaştım” der. Kızın babası:

    “Evet evlat” der. “Bak iyi dinle! Benim kızım harama bakmaz, onun için gözü yok;

    haram olan şeyleri, kötülükleri dinlemez, kulağı yok;

    elini haram şeylere uzatmaz, eli yok,

    haram olan yerlere gitmez, yürümez, ayağı yoktur.

    Bütün bunları mecazi manada söyledim” der.
    “Ben kızıma senin gibi bir iman ehli arıyordum ki, kalbinde Allah Azze ve celle korkusu olsun, kendini haramlardan korusun. Cenab-ı Allah’ın yasak ettiği şeylerden kendini muhafaza etsin, kızıma ve ondan olacak torunlarıma haram yedirmesin, hak hukuk gözetir bir iman-ı kamil sahibi, senin gibi damat arıyordum.

    Cenab-ı Allah’ım seni bana gönderdi. Sen bir diş elma suyunun helalliğini dileyince, senin cevher dolu, vicdanlı bir kimse olduğunu anlamıştım. Fakat seni imtihan etmem lazımdı. Üç sene gibi uzun bir müddet imtihan ettim. Senin her halini, hareketini iyiden iyiye gözetledim; bütün aradığım vasıflar sende mevcut. Onun için ciğer-pare yavrumu, biricik kızımı sana emanet ettim. Güle güle bir yastıkta ihtiyarlayasınız.” dedi.

    İşte İmam-ı A’zam Efendimiz (radıyallahu anh) böyle bir anadan babadan meydana geldi.

    İmam-ı A’zam (radıyallahu anh) çocuk iken, üç günde Kur’an-ı Kerimi hatmetti ve koşa koşa eve geldi. Annesine: “-Anneciğim! Bugün Kur’an-ı Kerimi hatmettim” dedi. “Üç günde Kur’an-ı Mübini bitirdim” diyerek annesinin boynuna sarıldı. Annesi:

    “-Oğlum! Eğer baban, o elmayı izinsiz ısırmasaydı, sen Kur’an-ı Kerimi bir günde hatmedecektin” dedi.

    Bir Elmanın hesabını vermek için nelere katlanan mübarek zat sonunda doğrulugun bereketini almistir..