Beyzade Mustafa Ahıskalı Osmanlılar zamanında İstanbul’da yetişen âlimlerden. İsmi, Mustafa’dır. Künyesi Ebü’l-İşrak olup, seyyiddir. Babası, Artvin’in kazalarından Şavşat’ta sancakbeyliği hizmetinde bulunduğu sırada, Mustafa Efendi Ahıska’da doğdu. Doğum târihi belli değildir. Beyzade Mustafa Efendi, ilk tahsilini Erzincanlı Şeyh Ömer Efendi’de yaparak icazet aldı ve tahsîline devam etmek üzere İstanbul’a gitti. Tahsîline Sahn-ı semân medreselerinde devam etti. Tahsilini tamamladıktan sonra oturduğu semtte bulunan medresede müderrisliğe başladı. Daha sonra Fâtih Câmii Medresesi’ne müderris tâyin edildi. On sekiz senelik hocalık hayâtından sonra üç sene de, tasavvuf yolunda ilerlemek için, Nakşibendî yolunun büyüklerinden Hâfız Muhammed Efendi’nin sohbetlerine devam ederek kemâle ulaştı. Hâfız Muhammed Efendi’nin emri üzerine, Sultan Dördüncü Mustafa Han’ın çıktığı bir sefere katılarak, büyük yararlıklar gösterdi. Sefer dönüşünde Murâd Molla’nın Fâtih’de yaptırdığı Nakşibendî tekkesine 1771 senesinde şeyh tâyin edildi. 1785 senesine kadar burada ilim taliplerine, hak âşıklarına ders vererek doğru yolu gösterdi. Beyzade Mustafa Efendi, 1781 ve 1785 yıllarında olmak üzere iki defa hacca gitti. Son haccında Cidde yakınlarında yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak vefât etti. Yerine Şeyh Abdülhalîm Efendi’yi vekil bırakmıştı. Talebelerinden beşi meşhur olup, bunlar; Abdülhalîm Efendi, Yanyalı Yûsuf Efendi, Ahıskalı Han Mahmûd Efendi (Kâdızâde), Geredeli Halil Efendi ve Bolulu Mustafa Efendi’dir. Beyzade Mustafa Efendi’nin talebesi sayılamayacak kadar çoktu. Son derece halîm, selîm, âlim ve arif bir zât idi. Zamanın, tefsir, hadîs, fıkıh ilimlerinde ve edebiyatta derin âlim idi. Arabî, Fârisî ve Türkçe’yi çok iyi kullanmış ve bu dillerde bir çok şiir ve eser yazmıştır. Bu üç dille yazdığı manzumeler ve mektubların yanında, Mevlüd-ün-Nebî, Menâsık-ül-Hac risaleleri de vardır. Arabî manzum nasîhatnâme, Silsile-i Aliyye-i Nakşibendiyyeyi medh eden bir manzume, Kaside-i Dürriyye mukaddimesi ve kasîdesi belli başlı eserleridir. Yazdığı bir çok şiiri bir cild hâlinde 1848 senesinde İstanbul’da Matbaa-i âmire’de basılmıştır. Burada bâzı icazetnamelerin yanında Yûsufzâde’ye verdiği icazetname de yer almaktadır.