Abdullah b. Mesud (radıyallahu anh) demiştir ki: " Her kim yarın kıyamet günü Allah'ın huzuruna müslüman olarak varmak isterse, nerede olursa olsun şu beş vakit farz namazı kılmaya özen göstersin. Bunlar Allah Teala'nın, hidayet rehberi olan peygamberlerine de emrettiği şeylerdir. Bunlar hidayet yoludur. Hayatıma yeminle söylüyorum ki, şu evlerinden çıkmayıp cemaatten geri kalanlar gibi sizler de namazlarınızı evlerinizde kılsanız, Hz. Peygamber'in (sallallahu aleyhi vesellem) sünnetini terketmiş olursunuz. Eğer onun ünnetini terkedersiniz sapıklığa sürüklenirsiz. Bizim zamanımızda cemaatle kılınan namazlara ancak münafık olduğu bilinenler kimseler katılmazdı. Biz öyle zamanlar gördük ki, bir adam rahatsızlığından dolayı iki adamın yardımıyla mescide getirilir ve cemaatin arasına girerdi. Bir adam abdestini güzelce alır, sonra Allah'ın mescidlerinden birine gider ve orada namazını kılarsa, Allah o kimsenin attığı her adım için bir iyilik yazar ve attığı her bir adımı sebebiyle katındaki mertebesini bir derece yükseltir. Her bir adımı ile bir günahını siler. Hatta öyle ki, biz daha çok sevap elde edebilmek için adımlarımızı küçülterek atardık. Kişinin cemaatle kıldığı bir namaz, sevap yönünden tek başına kıldığı namazlardan yirmi beş derece faziletlidir." (Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, 2/39. Bk. Müslim, nr. 654; Ebu Davud, nr. 550; İbn Mace, nr. 888.)
