Bayezid-İ Bistami Hayatı

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Beyza tarafından 2 Aralık 2013 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Bayezid-İ Bistami Kimdir?

    Künyesi, Ebu Yezid'dir. İsmi Tayfur, babasının adı isa'dır. Kabri yine Bistam'da bulunmaktadır. Dedesi İslamiyeti sonradan kabul etmiş olan bir Zerdüşt idi. Dedesinin Adam, Tayfur ve Ali isminde üç oğlu vardı. Hepsi de zühd (zahid) hayatı yaşamayı seçmiş kişiler olarak tanınıyorlardı. Bayezid, Tayfur'un oğlu olarak dünyaya geldi. Çocukluğunun çoğunu evde ve camiide tek başına geçirmekteydi. Yalnız bir yaşantısı olmasına rağmen evine sık sık Sufilik üzerinde tartışmak maksadıyle ziyaretçileri kabul etmekteydi. Allah ile başbaşa kalmak amacıyle tüm Dünyevi arzularını terk etmiş (Melamilik-Kalenderilik) bir şekilde zühd hayatı sürdürmekteydi.Neticede bu yaşam tarzı Bayezid'in "Kendinde Yok Olma" hali olarak ifade edilebilecek olan bir ruh haline bürünmesiyle sonuçlandı. Bu durum sufilikte "Kişinin Allah'a en yakın olduğu ruh hali" olan "Fena Fi’Allah" yani (Allah’ta yok olma) mertebesi olarak tanımlanmaktadır. Allah'a karşı olan hislerini çok samimi ve açık yüreklilikle dile getirmesinden dolayı "Beyazıd" tarihte ilk kez "Sarhoş Sufi" lakabı ile anılan kişi oldu. Kendisi tarihteki en etkin mistiklerden biri olarak tanınmaktadır. Allah'a olan aşırı sevgisinden dolayı da Allah aşkından başka tüm Dünya nimetlerini terk etmek suretiyle de "Beka Bi’Allah" yani (Allah’la var olma/Allah’la bir olma) kavramlarını ortaya atan sufi olarak hatırlanmaktadır.On iki imamlardan olan Musa el-Kazım ile Ali er-Rıza'ya karşı samimiyyet ve muhabbet beslemekteydi. Ali er-Rıza tarafından talebeliğe kabul edildi. 874/878 tarihinde vefat ettiğinden, aynı devirde yaşamış olduğu İmam Muhammad at-Taki (ö.835 CE), İmam Ali Naki (ö.868 CE), ve İmam Hasan el-Askeri (ö.874 CE) ile de muhtemelen tanışmıştı. On iki imamlara karşı beslenen saygı ve sevginin kendisinden sonra gelen Ebu’l Hassan Kharakani, Hace Abdullah el-Ensari, ve Ebu’l Kasım Gurgani gibi halefleri sayesinde muhafaza edilmesinde de etkin payının olduğunu bu şahsiyetlerin yaptırmış oldukları ibadethanelerde on iki imamların isimlerinin de yazılmış olmasından anlaşılmaktadır.Torunlarından İsa ve Musa İran Horasan'ından Anadolu'ya göç etmişlerdir. İlk önceleri Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde ikamet etmişler, sonraları kendilerine verilen vazife gereği Anadolu'nun iç taraflarına göç etmek istemişler ve Kırıkhan'dan iki kardeş ayrılmışlardır. Kırıkhan halkı kardeşlerin gitmelerini istemedikleri için kardeşlerden İsa'yı orada şehit etmişlerdir. Şeyh İsa Türbesi Kırıkhan'ın Alabeyli Köyünün kuzeyindedir. İlçe merkezine 4 kilometre uzaklıkta bir tepe üzerindedir. Diğer kardeş (Şeyh Musa) Tokatın, Zile ilçesine gelerek burada irşadına devam etmiştir. Halen Burada yatmaktadır ve torunlarının Zile'de yaşamakta olduğu kanısı yaygındır.
    Halk arasında Beyazıbesten (Şeyh Ethem Çelebi camii) adı ile bilinen ziyaret yeri Zile merkezinde Ali Kadı Mahallesi'nde olup çevre halkı tarafından baş ve göz ağrıları ile çeşitli dilekler için ziyaret edilen yerlerdendir. Zile de Şeyh Ethem Çelebi (Beyazıbesten) camiinde bulunan Hz Muhammedin mübarek hırka-ı şerifleri Cumhuriyetin ilk yıllarında muhafaza edilemeyeceği bahanesi ve Zilelilerin de yeterince sahip çıkmaması yüzünden önce Tokat a 17.09.1944' tarihinde ise Ankara ya götürülmüş Halen Ankara Etmoğrafya Müzesindedir,Veysel Karani Hz lerinden ,Bayezid-i Bistami ye intikal etmiş ve silsile yoluyla bu zamana kadar gelmiştir.

    Alıntı: