Azim ne demektir?

Konusu 'İslami sözlük' forumundadır ve Adile tarafından 6 Temmuz 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Büyük olmak anlamındaki a-z-m kökünden türeyen azîm, büyük, ulu demektir. Azuma fiilinin asıl anlamı kemiği büyük oldu demektir. Daha sonra her büyük şeye azîm denmiştir. Kur'ân'da 6 âyette ve Tirmizî ile İbn Mâce'nin el-esmâü'l-hüsnâ ile ilgili rivâyetinde geçmiştir (Tirmizî, Deavat, 83; İbn Mâce, Dua, 10, 11). "O, yücedir, uludur." (Bakara, 2/255); "Ulu Rabb'inin adını tesbih et." (Vakı'a, 56/74, 96); "Çünkü o (kitabı solundan verilen kimse) Ulu Allah'a îman etmiyordu" (Hâkka, 69/33). Azîm sıfatı; Allah'ın izzet ve celalinin, gücü ve şanının büyüklüğünü, azâmet ve kibriyâ sahibi olduğunu ifade eder. Allah, her şeyden büyüktür. O'ndan büyük hiçbir şey yoktur. Bu büyüklük, cisimlerin büyüklüğü gibi bir büyüklük değil, sıfatlarının büyüklüğüdür: "...Allah, büyük lütuf ve kerem sahibidir." (Bakara, 2/103), "O, büyük arşın Rabb'idir." (Tevbe, 9/129), "En büyük mükâfat Allah'ın yanındadır." (Enfâl, 8/28) âyetlerinde olduğu gibi "azîm", Allah'ın sıfat, nimet ve azabını (Bakara, 2/7), imtihan (Bakara, 2/49) ve cezasını (Tevbe, 9/63) nitelemektedir. Azîm kelimesi Kur'ân'da 109 defa geçmiş, Allah'ı ve sıfatlarını nitelemenin dışında diğer objelerin büyüklüğünü ifade etmek için de kullanılmıştır: Büyük Kur'ân (Hicr, 15/87), Büyük kurtuluş (Nisâ, 4/13), Büyük gün (En'âm, 6/15), Büyük hile (Yûsuf, 12/28), Büyük sıkıntı (Enbiyâ, 21/76), Büyük iftira (Nisâ, 4/156), Büyük dağ (Şu'arâ, 26/63), Büyük taht (Neml, 27/23), Büyük nasîp (Kasas, 28/79), Büyük zulüm (Lokmân, 31/13), Büyük haber (Sâd, 38/67), Büyük günah (Nisâ, 4/48), Büyük ahlâk (Kalem, 68/4) ve Büyük söz (İsrâ, 17/40) gibi. Görüldüğü gibi azîm, dağın büyüklüğü gibi hakikî, Kur'ân'ın ve ahlâkın büyüklüğü gibi mecazî anlamda kullanılmıştır. Kur'ân'ın büyüklüğü deyince bu kitap olarak sayfa olarak büyüklüğünü değil, yüceliğini, değerini, şanını ifade eder. İşte Allah'ın büyüklüğü de böyledir. "Yüce Rabb'inin adını tesbih et" (Vakı'a, 56/74, 96) âyeti nazil olunca Peygamberimiz, "bu tesbihi secdenizde söyleyiniz" buyurmuştur (Ebû Dâvûd, Salat, 147, 149). Bu emre binaen namazların rükuunda üç defa "Sübhâne Rabbiye'l-Azîm" denir.