Atike Binti Zeyd (r. anha) Hayatı

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Beyza tarafından 22 Ağustos 2012 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Atike Binti Zeyd (r. anhâ) kimdir?

    Abdullah ibn-i Ömer’in (r.a.), hakkında ‘Kim şehitlik isterse onunla evlensin.’dediği hanımdır.”

    Âtike (radıyallahu anhâ), Zeyd ibn-i Amr ibn-i Nüfeyl’in kızıdır.Annesi, Abdullah ibn-i Ammar’ın kızı, Ümmü Küreyz el-Hadramiyye’dir. Cennetle müjdelenen on sahabeden biri olan Said ibn-i Zeyd’in kız kardeşidir.İsmi ile müsemma bir hanım sahabîdir. “Her şahsın isminden bir nasibi vardır.” denildiği gibi, Âtike de asrının güzelleriyle yarışacak derecede güzellik sahibiydi. Âtike, “güzel ve temiz kadın” demektir. Fizikî güzelliğinin yanında, güzel ahlâklı idi ve şiir yeteneğine de sahipti. O, şairler arasında meşhur biriydi.Üstün bir aklı ve insanlar tarafından sevilen engin bir anlayışı vardı.

    Abdullah ibn-i Ömer onun hakkında şöyle diyor: “Kim şehitlik isterse Âtike ile evlensin. Çünkü, onun evlendiği sahabîlerden her birisi şehit oldu.” Öyle oldu ki, Âtike kendisinde uğursuzluk görüyor ve evlendiği kimseler hakkında korkuyordu. Hz. Ali, kendisiyle evlenmek istediğinde ona şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü’nün amcasının oğlu! Ben senin öldürülmenden endişe ediyorum.”Âtike’nin (radıyallahu anhâ) Müslümanlığı kabul etmesi zor olmadı.Kardeşi Said ibn-i Zeyd ve onun gibi Müslüman olan eşi Fatıma,

    Âtike’ye İslâm’ı anlatıp, Kur’ân’dan bazı ayetler okudular. Âtike,Kur’ân’dan çok etkilendi. Bir süre ayetleri ezberleyip tekrar etti.Manaları üzerinde düşündü. Belli ki; iman kalbine yerleşmekteydi.Nihayet kardeşi Said’den, kendisini biat etmek üzere Resûlullah’a götürmesini istedi. Kardeşi talebini kabul etti ve Resûlullah’a gittiler.Âtike (radıyallahu anhâ), Allah Resûlü’ne biat ederek, İslâm’ın emirlerini iltizam etti. Farzlarını tatbike başladı. Efendimiz’in hicretinden sonra, o da Mekke’de fazla kalmayarak, kardeşi Said ve yengesi ile birlikte Medine’ye hicret etti.

    Âtike’nin güzelliğini, geniş ilmini, şairliğini duyan Abdullah ibn-i Ebû Bekr onunla evlenmek istedi ve evlendiler. Abdullah,Allah Resûlü ile Mekke’nin Fethi ve Taif Seferi’ne katıldı. Taif Seferi’nde kendisine bir ok isabet etti. Okun açtığı yara iyileşmeyince,Peygamberimiz’in (aleyhisselâm) vefatından kırk gün sonra Abdullah da vefat etti. Âtike, (radıyallahu anhâ) çok müteessir oldu.Eşine çok bağlı idi. İddeti biter bitmez onu isteyenler çok oldu.O ise, vefatından sonra evlenmemeye dair Abdullah’a söz vermişti.Hayat yükünü kaldıracak bir bahçe bağışlamıştı kendisine.Onu istemeye gelenlere özür beyan ederek tekliflerini reddediyordu.Hz. Ömer, kendisini istedi. Onu da, eşine verdiği sözü ve bahçe bağışını hatırlatarak reddetti. Hz. Ömer ona mektup yazarak: “Sen Allah’ın sana helal kıldığını haram mı kılıyorsun?”diyerek bu konuda düşünmesini istedi. Âtike, Hz. Ali ile istişare etti. Hz. Ali, bahçeyi ailesine iade edip evlenmesini söyledi. Oda, Hz. Ömer ile evlendi.

    Mescid-i Nebevi’de namaz kılmayı çok arzu ediyordu. Her defasında Hz. Ömer’den izin istiyordu. O (radıyallahu anh): “Biliyorsun ki benim arzum evde kılmandır.” diyor, evde kılmasının faziletini anlatmaya çalışıyordu. Âtike de, izin istemeye devam ediyor, izin verince çıkıyor; vermeyince de evinde kılıyordu. Hz. Ömer’in şehit edilmesine çok üzüldü. Onun hatırasına hürmet ederek, ibadetlerini evinde yapıp mescide gitmedi.İddetinden sonra, Medine’nin zenginlerinden Zübeyr ibn-i Avvam onunla evlenmek istedi. Âtike (radıyallahu anhâ), evlenmeyi istememekle beraber içine düştüğü maddi sıkıntıdan dolayı evlendi.Hz. Zübeyr’in Sıffın Savaşı’nda şehit olmasından sonra yine dul kaldı. Kendi kendisine: “Ey Âtike, seninle evlenen her erkek öldürülecek mi?” diyordu.

    Hz. Hüseyin, babasının şehâdetinden sonra Âtike’nin söylediklerini ve Abdullah ibn-i Ömer’in Âtike hakkındaki sözlerini duyunca, şehit olarak ölmek istediğini belirterek Âtike ile evlenmek istedi ve evlendiler. Çok sıkıntılı bir hayat yaşadılar. Âtike (radıyallahu anhâ), bundan rahatsız değildi. Hz. Hüseyin ile her sefere katılıyordu.Mekke’de, Irak’da, Kerbela’da eşine refakat ediyordu. Eşi Hz. Hüseyin de Kerbela’da şehit edildi.

    Kerbela Hadisesi’nden sonra çok geçmeden Âtike (radıyallahu anhâ) vefat etti. O şehitlerin hanımı, bütün eşleri için hayırlı bir hanım olmuştu.