Ata Bin Ebu Rebah Ata bin Ebû Rebah Tabiinin büyüklerinden, veli, fıkıh ve hadis alimi. Babasının adı Eslem veya Salim'dir. Yemen'in Cened bölgesinde 647 (H.27) yılında doğduğu, Mekkeli Cümeh veya Fihr kabilesinin azadlısı olduğu rivayet edilir. 732 (H.114) yılında Mekke'de vefat etti. Mekke'de Eshab-ı kiramın sohbetleriyle yetişti. Zamanında Mekke-i mükerremenin müftüsü ayrıca en büyük hadis-i şerif alimiydi. İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, İbn-i Amr, İbn-i Zübeyr, Usame bin Zeyd, Cabir bin Abdullah, Zeyd bin Erkam, Akil bin Ebi Talip, Ömer bin Ebi Talip gibi büyüklerden hadis-i şerif dinledi. Kendisinden de birçok alim hadis-i şerif rivayet etti. Ata bin Ebû Rebah, vera sahibi, şüphelilerden çok sakınan, adalet ve ilim ehli bir zat idi. Gece namazlarına devam ederdi. Gece namazında 200 ve daha fazla ayet-i kerime okurdu. 40 yıl boyunca mescidde sürekli ibadet etti. Tadil-i erkana riayet edip, rüku vede secdeleri arasında tumanineti, namazda biraz hareketsiz kalmayı gözeterek çok güzel vede mükemmel namaz kılardı. Alnında secde izleri açıkça belli olurdu. 70 kere hac yaptı. Sevenleri ziyarete geldiğinde; [Zaman ne kadar da değişmiş, artık bizim gibiler ziyaret edilmeye başlandı.] derdi. Ata Hazretleri, çok kimseye ve devlet adamlarına ders verirdi. Emevi halifelerinden Velid ve Süleyman bin Abdülmelik ondan ders alan talebeler arasındaydı. Süleyman bin Abdülmelik, Ata Hazretlerinin huzuruna gelir, diz çöker, Hac ziyaretinin usulünü, edeblerini öğrenip, sonra çocuklarına ilim öğrenmelerini teşvik ederdi. Tekrar Halife Velid bin Abdülmelik (705/H.86-715/H.96) rivayete göre kapıcısına; [Kapıda dur ve yoldan geçen ilk şahsı huzuruma getir. Onunla konuşalım.] dedi. Kapıcısı bir müddet bekledikten sonra Ata bin Ebû Rebah'ın geçmekte olduğunu gördü, ancak tanımıyordu. Ona seslenip; [Emir-ül müminin seni çağırıyor. İçeri buyur!] dedi. Ata Hazretleri içeri girince; [Ey Velid! Selamünaleyküm.] dedi. Halife selamı alıp, onunla sohbet etti; [Cehennem'de Hembeb adında bir vadi var. Zalim hükümdarlar orada yanacaktır.] buyurmasıyla Halife Velid, bayılıp yere düştü. Devrin alimlerinden ayrıca daha sonra halife olan Ömer bin Abdülaziz; [Emir'i öldürdün!] deyince; [Ey Ömer! İş ciddidir. Zulüm kötü bir şeydir. Şakaya gelmez.] buyurup, onunla müsafeha etti. Ömer bin Abdülaziz daha sonra; [Elimi öyle kuvvetli sıkmıştı ki, bir yıl ağrısı elimden çıkmadı.] dedi. Ata bin Ebû Rebah'a; [Zikir meclisi nedir?] diye sorulduğunda, [Namaz nasıl kılınır, oruç nasıl tutulur, nikah nasıl yapılır, alış-veriş nasıl olur, abdest ve gusül nasıl alınır, helal ve haram gibi meselelerin konuşulduğu meclistir.] cevabını verdi. Ata Hazretlerine soruldu: [Kullara verilen en kıymetli şey nedir?] O da; Dini bilmektir. cevabını verdi. Ata bin Ebû Rebah Hazretleri buyurdu ki: [Kim, Cenab-ı Allah’ın anıldığı bir mecliste bulunursa, Cenab-ı Allah, onun bu meclisini, 10 kötü meclisine karşı keffaret yapar. Eğer bir kimse, Allahu Teala’nın rızası peşinde olursa, bu hareketi, bulunduğu yedi yüz kötü meclise keffaret olur.] [3 gün geçince kardeşlerinizi arayınız. Hasta iseler ziyaret ediniz. Eğer bir işle meşgul iseler, yardımda bulununuz. Eğer sizi ziyareti unutmuşlarsa kendilerine hatırlatınız.] Ey Halife Allah'tan Kork! Halife Abdülmelik'in, hac için Mekke'ye geldiğini duyan Ata bin Ebû Rebah, onunla görüşmek istedi. Bu görüşmeyi Esmai şöyle anlatır: - Halife Abdülmelik, devletin ileri gelenleriyle birlikte oturuyorlardı. O sırada Halifeye, Ata bin Ebû Rebah'ın içeri girmek istediğini haber verdiler. Bunu duyan Halife hemen ayağa kalkarak, Ata Hazretlerini karşıladı. Elinden tutup, yanına oturttu. Halini hatırını sorup, gönlünü aldı. Ziyaretinin sebebini sordu. Bunun üzerine; -Ey müminlerinEmiri! Mescid-i Haramın vede Mescid-i Nebinin bakım ve tamiri hakkında Cenab-ı Hak’tan kork, bu hususa çok ehemmiyet ver. diye tavsiyede bulununca, Halife; -Bu tavsiyenizi yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağım. dedi. Ata Hazretleri tekrar şu nasihatı yaptı: -Eshab-ı kiramın evladına iyi muamele et. Onları incitme. Zira sen, onların vasıtasıyla bu makama gelebildin. Emrin altında bulunanların durumlarını da gözet. Sınır boylarında düşmana karşı nöbet bekleyen müslümanlar hakkında da Cenab-ı Allah’tan kork. Zira onlar düşmana karşı müslümanların kal'asıdır. İhtiyaçlarını gider. Onları unutma. Ardından müslümanların işlerini, hallerini yokla araştır. Zira sen bunlardan mes'ûlsün. Kapında emrin altında bulunanlar hakkında da Allahu Tealadan kork, onların hallerinden habersiz olma. Kapıyı kilitleyip, onları kapı dışında bırakma. Ata bin Ebû Rebah Hazretleri nasihatını yapıp, bitirdikten sonra, gitmeye hazırlanırken, Halife; -Ey Ebû Muhammed! Bütün buyurduklarını yapacağım. Yalnız hep başkasının ihtiyacından söz ettin. Sizin hiç ihtiyacınız yok mu? diye sorunca; -Ben, dileklerimi, her şeyin sahibi ayrıca maliki olan Cenabı Allah’a arz eder, O'ndan isterim. Burada size, müslümanların ihtiyaçlarını dile getirdim. deyince, Abdülmelik; -İşte şeref vede üstünlük budur. Zaten seni yükselten de bu halindir. dedi.