Muharrem ayının 10.gününe [aşura] günü denilir. Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve selle Medine’ye geldiğinde Yahudilerin aşure gününde oruç tuttuklarını görünce, bu orucu neden tuttuklarını sormuştu. Yahudiler, bu günün büyük bir gün olduğunu; Yüce Allah’ın Hz. Musa’yı ve İsrailoğulları’nı düşmanlarından bu günde kurtardığını ve Hz. Mûsa’nın bu nedenle oruç tuttuğunu, kendilerinin bu günde oruç tutmalarının da bundan kaynaklandığını söylemişler, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem de; “Ben Mûsa’ya sizden daha yakınım.”demiş ve bugünlerde oruçtutulmasını tavsîiye etmiştir. (İbn Mace, Sıyam, 41). İlaveten Cahiliye döneminde Arapların da aşure orucunu tuttuğu rivayet edilmektedir. Ramazan-I şerif orucu fârz kılınınca Aşure orucu bir yükümlülük olmaktan çıkarılmış ve Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem, isteyenlerin bunu tutup isteyenlerin tutmayabileceğini belirtmiştir (Müslim, Sıyam, 113-126). Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem’in bu günde oruç tutulmasını ihya eden hadisleri de vardır. Bir Hadis'te, “Aşura günü orucunun önceki senenin günahlarına keffaret olacağını zannederim.” (Tirmizi, Savm, 48) buyurmuştur. Başka bir Hadis’te de aşure orucuna işaret ederek “Ramazan-ı şerif orucun’dan sonra en faziletli oruç Cenab-ı Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur.” (T'îrmizi, Savm, 40) buyurmuştur. Aşure orucunun yalnızca Muharrem’in 10. günü değil bir önceki ya da bir sonraki günle beraber 2 gün şeklinde tutulması menduptur (Müslim, Sıyam 133; Abdürrâzzak, el-Musannef, IV, 287).