Asıl zenginlik nedir? Asıl zenginlik Allah Azze ve celle'nin bahşetmiş olduğu o dünyevi varlığı hüsnü isti’mal etmek, verenin Allah Azze ve celle olduğunu bilmek ve yerli yerinde kullanmakdır. Nice işgüzar, çalışkan, ticari bilgiye sahib, muhtelif lisanlar bilen kimseler vardır ki, murad-ı ilahi mucibince dünyalıkları zayıftır. Akl-ı selim sahibi zengin, Cenab-ı Hakk’ın ihsan ettiği geniş evinde, ailesiyle huzurlu bir hayat yaşamayı şiar edinmelidir. Dünyevi, ticari işlerini vüs’atı nisbetinde itidal üzere yürütmelidir. İtidalden gaye, fazla korkak olmamak, borçlanmada da, ölçüsüz derecede ileri gitmemektir. “Cesur tüccarın rızkı bol olur” buyurulmuştur. Bu mühim sözden gaye, insanın elindeki servetin muattal kalmamasına ikazdır. İslamiyet makul niyete mebni ticaret yapmayı bilakis daima teşvik etmiş, hatta ubudiyet dallarından bir cüz olduğunu açıklamışdır. Ve helal kazançla yuvasını besleyen kimseleri sena etmiştir. Ve nitekim -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz dürüst bir tacirin, kıyamette şehidler ve sıddiklar ile haşrolunacağını beyan etmişlerdir. Büyük servet sahibleri fi sebilillah, yani Allah rızası için vakit ve servetlerinin bir kısmını hayrat yoluna sarf ederse, hem kalblerindeki dünya hırsı, keder ve sevgisi Cenab-ı Hakk’ın izni ile zail olur, hem bu yaptıkları hayır işleri dolayısıyla Rabbımız Teala hazretleri iç ferahlığı ve ruh temizliği verir. TARİHTEKİ HAYIRLI HİZMETLER Bu suretle o kalblerindeki kasvet ve kötü temayüller iyi huya, iyi görüşlere ve iyi düşünüşlere tebeddül eder. Dünya hırsı, düşüncesi ve kederi olmayanlar, hoş bir gönülle gecelerini ve gündüzlerini neş’e ve sükûn içinde geçirirler. Bilhassa asaletli ecdadımız olan Osmanlı hakanları vezirleri ve paşaları hayrat işine çok ehemmiyet vermişler ve bu hayırhahlıklarından büyük sürûr duymuşlardır. Camiler, çeşmeler, hastahaneler, aşhaneler, mektebler, kurslar, yetimhaneler, acizler evleri yaptırmışlardır. Bu sûretle manevi, dini, ruhi içtimai ziyafetlerden nasiblerini almışlardır. Hatta hayatı, bazı hususlardan ihtirası dolayısıyla tenkid edilen, hataları görülen Kösem Sultan bile (Birinci Sultan Ahmed Han’ın annesi) yüzlerce hayrat bırakmış ve yüzlerce yetim gelinlik çağına gelen kızları evlendirmeyi kendisine vazife edinmişti. Zaferden zafere koşan meşhur Napeloun’u ilk defa mağlub eden, vakur, mütevazi kahraman Cezzar Ahmed Paşa’nın dahi hayır eserleri saymakla bitmez. Maalesef günümüzdeki bir çok zenginler, değil hayır hasenat yolunda faydalı olmak, hatta üzerlerine farz olan zekatlarını vermemek suretiyle, biçare, fakirlerin haklarını pervasızca yemektedirler.