Ashab-ı Eyke Eyke halkı demektir. "Eyke" kelimesi, sık ormanlık anlamına gelir. Kendilerine Şuayb (a.s.) Peygamber olarak gönderilmiştir. Eyke halkı, Kızıl Deniz sahilleri ile Medyen arasında yaşıyordu. Bozgunculuk, ölçü ve tartıda hile yapıyorlar, insanların haklarını eksik veriyorlardı (Şu'arâ, 26/181-183). Zalim bir toplum idi (Hicr, 15/78). Şuayb (a.s.), bunları ıslaha çalıştı, "Allah'a karşı gelmekten sakının, bana itaat edin" dedi. Ashâb-ı Eyke, Şuayb'ı (a.s.) yalanladı. Ona "sen iyice büyülenmişsin, sen de bizim gibi bir insansın, senin yalancılardan olduğuna inanıyoruz, doğrulardan isen üzerimize gökten parçalar indir" dediler (Şu'arâ, 26/176-190). Allah, Eyke halkının üzerine şiddetli bir sıcak musallat etti. Bu sıcak yedi gün sürdü. Bütün ırmakların suyu kesildi. Sonra üzerlerine bir bulut geldi. Sıcaktan hepsi bulutun altına toplandılar. Buluttan ateş yağdı, hepsi helâk oldu. Kur'ân'da buna, "azâbü yevmi'z-zıll" (gölge gününün azabı), "azabü yevmin azîm" (büyük bir günün azabı" denilmektedir (Şu'arâ, 26/189).