ARŞ: Allahü tealanın yarattığı en büyük varlık. Yedi kat göklerin ve kürsînin üstünde olup, halk (madde) aleminin sonu, emr (maddesizlik) aleminin başlangıcı. Arşullah, Arş-ı mecîd ve Arş-ı a'la da denir. ayet-i kerîmede mealen buyruldu ki: Allahü teala, gökleri ve yeri altı günde yarattı. (Bundan evvel ise) Arş'ı su üzerinde idi. ( Hûd sûresi: 7) Bu ayet-i kerîme, suyun, yerden ve göklerden önce yaratıldığını gösteriyor. Demek ki, Arş, yerin yapısında olmadığı gibi, göklerin yapısına da benzemez. Yere ve göke benzer tarafı yoktur. Ancak Arş, yerden ziyade göklere benzer. Bunun için göklerden sayılmaktadır. (Ahmed Farûkî) Yedi sınıf kimseyi Allahü teala hiç bir gölge bulunmayan günde, Arş'ın gölgesinde gölgelendirir: (Bu kimseler) Adaletli devlet başkanı, gençliğini ibadetle geçiren, kalbi mescidlere bağlı olan, Allah rızası için birbirini sevip bir araya gelen ve bu sevgi ile ayrılan, güzel bir kadın kendini çağırdığı zaman; "Ben Allah'tan korkarım!" diyen, sağ elinin verdiği sadakayı, sol eli bilmeyecek şekilde gizli veren ve yalnız iken Allahü tealayı zikredince (anınca), Allah korkusundan ağlayan. (Hadîs-i şerîf-Buharî, Müslim) Arş-ı a'la, Allahü tealanın şaşılacak mahlûklarından (yarattıklarından) biridir ve mahlûkların en şereflisidir. Her şeyden daha saf ve nûrludur. (İmam-ı Rabbanî) Namazın kıblesi Kabe olduğu gibi, duanın kıblesi de, Arş'tır. Bunun için duada eller kaldırılıp, avuç içleri semaya doğru açılır. (İmam-ı Gazalî)