Biyografi Ammar Bin Yasir Hayatı Kısaca

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Lasey tarafından 20 Mart 2017 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Ammar Bin Yasir (r.a) Kimdir?

    Ammar Bin Yasir (r.anha) imanda kararın ve sebatın sembolü bir yiğit!.. İnancı uğruna yapmış olduğu fedakarlıklar, İslamın yüceliğinin bir belgesi olan kahraman ve özverinin imanın özü olduğunu gösteren ilk şehit çocuğu…

    Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v)'in ; “Cennet üç kişiye müştaktır. Ali, Ammar ve Selman.” iltifatına mazhar cennetlik bir insan!…

    Babası Yasir, Yemen’li Kahtani kabilesinin Ans kolundandır ve kaybolan kardeşini aramak için Mekke’ye gelmiştir. Beni Mahzum kabilesinden Ebu Huzeyfe Bin Muğire’nin (r.anh) himayesine girdi Sümeyye adındaki cariyesi ile evlendi. Bu evlilikten Ammar Bin Yasir dünyaya geldi.

    Ebu’l-Yekzan künyesiyle anılan Ammar Bin Yasir,(r.anha) Erkam’ın evinde Suheyb ile beraber otuzuncu müslüman olarak İslam’la şereflendi. Kısa bir zaman sonra babası Yasir ve annesi Sümeyye hatun da müslüman oldular.

    Yasir ve ailesine yapılan işkenceler

    İslamın ilk günleri zorlu günlerdi. İlk Müslümanlar da zor zamanı yaşayan insanlardı. Çünkü müşrikler İslama girenleri tehdit eder, himayesiz kişileri de işkence altında inletirlerdi. Yasir ailesi bu çığlıklara bu acıları gönüllerine gömen ve müşriklerin en ağır işkencelerine karşı kahramanca direnen yiğitlerdir. Kalbi kararmış, gözü dönmüş, zalimler Yasir ailesine akla-hayale gelmeyecek kötü işkenceler yaptılar. Güneşin en kızgın saatlerinde üçünü birden çölün kavurucu kumlarına gömüp üzerlerine, derileri kavlatan kor parçası kayaları koydular. Yalnız kalplerinden imanlarını alamadılar.

    Sabredin Ey Yâsir Ailesi!

    Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) her gün Yasir ailesinin yanına giderdi. Onlara manevi kuvvet, ruhi direnç verirdi. Bir ziyaretinde Ammar (r.a.) Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'e: “Ya Rasulallah işkence son haddine vardı.” dedi: İki Cihan Güneşi Efendimiz de ona: “Sabret ey Ebü’l-Yekzan!… Sabrediniz ey Yasir ailesi!.. Size vadedilen yer Cennettir.” buyurdu. Onlara yüce hedefler göstererek acılarına, dertlerine ortak oldu.

    Yine bir gün Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v), Ammar (r.anha)’ın yanına uğradı. Ateşle dağlayarak ona azap ettiklerini gördü. Mübarek eliyle başını sıvazladı ve: “Ya Rab!.. Bu ateşi İbrahim’e berd ü selam buyurduğun gibi Ammar’a da serin ve zararsız eyle.” diye dua etti.

    Ne dehşet verici, ne yürek dağlayan bir hadise! Hangi yürek dayanabilir buna? Amma ilahi irade böyle… Kader çerçevesi böyle çizilmiş. Bir mücadele vermek gerekiyor. Allah Teala kulunda bu gayreti görmek istiyor. Buyuruyor ki: “Yoksa Allah içinizden cihat edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Al-i İmran: 142)

    “İnsanlar, imtihandan geçirilmeden sadece iman ettik demeleriyle bırakılacaklarını mı sandılar?” (Ankebut; 2)

    Ammar-Bin-Yasir-Hayatı-Kısaca.

    İlk Şehit Çocuğu

    Yasir ailesi gün geçmezdi ki işkenceye tabi tutulmasın. Müşrikler, Sümeyye hatunu iki devenin arkasına bağlayarak yerlerde sürüklediler. Ebu Cehil ve avanesi, kamçı vurarak işkence ettiler. O gün anne ve babası ikisi birden şehadet şerbetini içti. Tenleri kızgın çölde kaldı. Ruhları ise Cennete uçtu.

    İslamın ilk şehitleri olarak tarihe geçen Yasir ailesi kıyamete kadar gelecek müminlere bu davranışlarıyla tükenmeyen bir şeref, bir asalet bırakmışlardır.

    Ammar (r.anha) kendine yapılan zulüm ve cefaya direnmeye devam etti. Yine bir gün ona aklını kaybedesiye, soluğu kesilinceye, derileri soyuluncaya kadar çok ağır işkence yaptılar. Putlarını hayır ile yad etmedikçe bırakmayacaklarını söylediler. O da ölümden kurtulmak için onların istedikleri şekilde Lat ve Uzza lehinde zarureten konuşmak zorunda kaldı. Müşriklerin elinden kurtulur kurtulmaz doğruca Resul-i Ekrem Efendimizin (s.a.v) huzuruna vardı. Başından geçenleri ağlayarak anlattı. Efendimiz ona: “Bu sözleri söylerken kalbini nasıl buldun?” diye sordu. O da: “Kalbimde Allah’a imanda en ufak bir değişiklik olmadı.” dedi. Bu cevap üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) : “Ammar’ı başından ayağına kadar iman kapladı. İman kemiklerine işledi.” buyurdu.

    Gözyaşlarını mübarek elleriyle sildi. Kalpte iman yerleştikten sonra diliyle zarurete binaen söylemenin imana zararı olmadığını hatta yine işkenceye uğrarsa aynı sözleri söyleyebileceğini ona şu ayet-i kerime ile müjde verdi. Mealen: “Kalbi imanla dolu olduğu halde inkara zorlanan müstesna, inandıktan sonra Allah’ı inkar edip gönlünü kafirliğe açanlara Allah’ın gazabı vardır. Büyük azab da onlar içindir.” (Nahl suresi: 106)

    O, ilk önce Habeşistan’a daha sonra Medine’ye hicret etti. Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) onu Huzeyfe Bin Yeman (r.anh) ile kardeş ilan etti. Mescid-i Nebevi’nin inşasında büyük gayretler gösterdi. İkişer ikişer kerpiç taşıdı. Efendimiz onu yüzü gözü toz içerisinde görünce: “Vah Ammar!.. Vah Ammar!.. Seni asi bir topluluk öldürecek, sen onları cennete, onlar ise seni cehenneme davet edecekler.” buyurdu.

    Ammar (r.anha) Bedir’den itibaren bütün gazvelerde bulundu. Büyük kahramanlıklar gösterdi. Yemame savaşında kulağı kopmuş sallanırken o yiğitçe savaşmaya devam etti. Dağılmak üzere olan orduyu: “Ey müslümanlar!.. Cennetten mi kaçıyorsunuz? Ben Ammar Bin Yasir’im. Bu tarafa gelin.” diye haykırarak toparladı. Hz. Ömer (r.anha) zamanında Kufe’ye vali olarak gönderildi. Hz. Ali (r.anha) devrinde Cemel ve Sıffın’de 93 yaşlarında çarpışırken şehit düştü. Hz. Ali (r.anha)’ın kıldırdığı cenaze namazından sonra oraya defnedildi.

    O, uzun boylu, kara yağız, ela gözlü ve geniş omuzluydu. Son derece sade ve nezih yaşadı. Hiçbir namazını kazaya bırakmadı. 62 hadis-i şerif rivayet etti. Buhari’de geçen bir rivayeti şöyledir: “Üç şeyi nefsinde toplayan kimse imanın tamamını elde etmiş olur. 1- Kendi aleyhine de olsa insafı elden bırakmamak, 2- Herkese selam vermek. 3-Fakir iken bile sadaka vermek.”

    Allah Azze ve celle Ammar İbni Yasir (r.anh)’ın azim ve sebatını bizlere de lutfedip şefaatine nail eylesin. Amin.