Allah'ın Hz. Musa ile Konuşması

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Lasey tarafından 29 Ocak 2017 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Hz. Musa'nın Allah'ı görmek istemesi

    Hz. Musa (a.s) Cenab-ı Allah’ı görmek istemesi ve yaşanan olaylar.

    Hz. Musa'nın Allah'ı görmek istemesi.

    Hz. Musa (a.s), Allah Azze ve celle ile konuşurken, gözünden perdeler kalkmıştı. Zamansız ve cihetsiz bir şekilde net olarak Arş-ı A’la’yı seyrediyordu. Levh-i Mahfuz’u yazan kalemin gıcırtılarını duymaktaydı. Yanında ise Cebrail (a.s) ve 70 kişi olduğu halde, onlar hiçbir şey işitmediler. Çünkü Musa (a.s), çok üstün bir makam ve mertebeye yükselmişti.

    Nihayet Musa (a.s), bu konuşmadan o kadar lezzet aldı ki, şevki iyice arttı. Kendisinde bambaşka bir hal meydana geldi ve Allah Azze ve celle'yi görmek istedi. Bu arzusunda da ısrar etti.

    Allah Azze ve celle ise:

    “Sen beni göremezsin!” buyurdu.

    Musa (a.s) yine talebinde ısrar edince, Cenab-ı Hak:

    “Şu dağa bak! O dağ yerinde durabilirse, Sen de Ben’i görebilirsin!” buyurdu. (Bu dağ, Medyen diyarında Zübeyr denilen büyük bir dağ idi.)

    Bir rivayete göre, Allah Azze ve celle, Musa (a.s)'a yetmiş hicab arkasından dirhem kadar nur gösterdi. Nur, dağa tecelli etti ve dağ infilak etti ve Hz. Musa (a.s), bu kudret ve azametin ihtişamına dayanamadı; korktu ve bayıldı.

    Ayet-i kerimede bu vakıa şöyle anlatılır:

    “Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur’a) gelip de Rabbi O’nunla konuşunca:

    «–Rabbim! Bana (kendini) göster; Sen’i göreyim!» dedi.

    (Rabbi):

    «–Sen Ben’i göremezsin! Fakat şu dağa bak! Eğer o yerinde durabilirse, Sen de Ben’i göreceksin!» buyurdu.

    Rabbi, o dağa tecelli edince, onu un ufak etti. Musa da baygın düştü. ayılınca dedi ki:

    «–Sen’i (bütün) noksan sıfatlardan tenzih ederim; Sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.»” (el-a’raf, 143)

    Tasavvuf erbabı bu hususta işari olarak buyurmuşlardır ki:

    Musa (a.s) beşeri idrak ile o sonsuz mana ummanının hakikatini müşahede etmek istedi. Ancak isteğine verilen cevap, arzu ettiği gibi olmadı. Halbuki onun idraki, gönül gözü ile birdi. Gönlü kendi zannına göre yegane idi. Bu nedenle Rabbini görmek istedi.

    Ancak Musa (a.s), tecelli anında bayılıp düştü. O esnada kendisine hal lisanıyla dediler ki:

    “–Ey Musa! Bu mazhariyet, Sen’in için değildir. Sen’den sonra gelecek yetime aittir.”

    O da, bu hitabı tasdik için:

    “–Ya Rabbi! Sen’i tesbih ve tenzih ederim. Sana; ancak Sen’in zatına has sevgili kıldığın ve kendisine makamların en yükseğini tahsis eylediğin Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) vasıl olabilir. Benim için olmayan bir şeyi istemekten Sana tövbe ederim. Ben, müşahede makamlarının en yükseğinin Hz. Muhammed Mustafa’ya mahsus olduğuna iman edenlerin ilkiyim!” dedi.