Allah'ı Tek Yar Seçenler

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve Adile tarafından 25 Nisan 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Cenab-ı Hak, kullarını yaratıp dünyaya gönderdiği andan itibaren önlerine iki seçenek sunmuştur: Birisi, kendisine giden yol; birisi de şeytana...

    Her insan, hayat boyu bu ikisi arasında tercihler yapar. Bazen dümdüz, hiç sapmadan, sarsılmadan, sürçmeden sağlam bir îman ve istikamet üzere hayat sürer; bazen de her rüzgarda savrulduğu halde, düşe kalka yine aynı minvalde devam eder. Bir kısım insanlar da şeytan ve onun nesline tabî olarak, onlar gibi çirkefleşir, asi ve netice itibariyle cehennemlik hale gelir.

    Kur'an-ı Kerim, "velî: dost, arkadaş, yaren" ve çoğulu "evliya" tabirlerini iki ana grupta toplar: Allah'ın velîleri ve Şeytan'ın velîleri... Biz, öncelikle Allah'ın davetine uyup O'nu kendisine tek yar seçenlerin, Kur'an'daki özelliklerini bir nebze ele alalım.

    Kur'an'da anlatıldığı şekliyle, Allah'ın velilerinin özellikleri şunlardır:

    1-Dostluk bağı, iman ile şekillenir. Bu sebeple îman edenlerin dostları, Allah, Rasûlü ve yine kendileri gibi iman eden kimselerdir. Mü'minler, mü'minleri bırakıp zalimlerle , kafirlerle , Hıristiyan ve Yahudilerle sırdaş ve senli benli dostluklar kurmazlar. Çünkü Yahudi ve hıristiyanlarla dostluk tutanlar, onlardandır. Yahudi ve Hıristiyanlar, mü'minlerin aleyhine olmak üzere kafir ve müşriklerle bile dostluk ve anlaşmalar yaparlar. Din ile alay eden veya onu oyun-eğlence haline getiren kimselerle de Müslümanların bir dostluk ve muhabbeti olamaz. Münafık ve kafirler, mü'minleri de kendileri gibi günahkar ve cehennemlik yapmaya çalışırlar. Zaten kafirler, birbirlerinin dostudurlar.

    Allah'ın bu noktada hükmü çok açıktır:

    "Ey îman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar size gelen gerçeği inkar etmişlerdir. (...) Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur." (el-Mümtehine, 1)

    Mü'minler, kafirlerin yanında güç ve izzet aramazlar. Bütün izzet ve kudretin, her şeyin sahibi olan Allah'ın katında olduğunu yakînen bilirler.

    Mü'minler, en yakın akrabaları olsa bile, kafir veya müşriklere karşı dostluk ve aşırı bir sevgi ile bağlanmazlar. Cenab-ı Hak, bu hususta şöyle buyurmuştur:

    "Ey îman edenler! Eğer küfrü îmana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) velî edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." (et-Tevbe, 23)

    2-Gerçek dost, sadece Allah'tır. O Allah, mü'minlere hem dünyada, hem de ahirette her türlü yardım ve desteğini lutfeder; onları, yüzüstü ve sahipsiz bırakmaz. Allah'ın dostluğu, îman edenleri karanlıklardan aydınlığa çıkarır.

    ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: "Yoksa onlar, Allah'tan başka bir dost mu edindiler? Halbuki dost, yalnız Allah'tır..." (eş-Şûra, 9)

    Allah'ın dostluğu, mü'minler için yeterlidir. O'ndan başka bir dost ve yardımcı aramaya gerek yoktur.

    "(Rasûlüm!) De ki: «Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?» De ki: «Allah'tır.» O halde de ki: «Onu bırakıp da kendilerine fayda ya da zarar verme gücüne sahip olmayan dostlar mı edindiniz?»" (er-Ra'd, 16)

    3-Allah, takva sahibi ve istikamet ehli insanlarla dosttur. Bu dostluğun temeli, o mü'min ve muttaki insanların salih ve hayırlı amelleridir. Bu hayırlı amelin neticesi ise, «Daru's-selam», yani selamet yurdu olan cennettir.

    4-Allah'ı dost edinenlerin rehberi, Allah'ın emirlerini içeren Kitap, yani Kur'an-ı Kerim ile O'nun emirlerini öğreten Rasûl-i Ekrem'dir.

    5-Mü'minler, birbirlerinin dostu ve velîsidir. Birbirlerine iyiliği emredip birbirlerini kötülükten sakındırırlar. Namaz kılarlar ve zekatlarını tastamam verirler. Allah ve Rasûlü'ne itaat ederler. Hicret ve cihad ederler; hicret ve cihad eden kardeşlerine malları ve canlarıyla sahip çıkarlar.

    6-Mü'minler için gerçek manasıyla Allah'tan başka bir dost ve yardımcı da yoktur. O Allah, mü'minlerin ne güzel dostu ve ne güzel yardımcısıdır. Peygamberlerin niyaz ettiği gibi, mü'minler de Allah'tan, hakiki dostlarından bağışlanma , merhamet ve hüsn-i hatime isterler.

    7-Gerek bu dünya hayatında, gerekse cennete girdikleri zaman, melekler de mü'min kullara dostluklarını arz ederler.

    Bu şekilde, Allah ile dostluk bağını kurup geliştiren ve bu bağı hiç zedelemeyenlerle ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de şu müjde yer almaktadır:

    "Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyeceklerdir de... Onlar îman edip de takvaya ermiş olanlardır." (Yûnus, 62-63)

    ŞEYTANIN YaRENİ

    Allah'ı tek yar seçenlerin, dünya ve ahiretteki hallerini kısaca dile getirdikten sonra, Allah'ın dostluğunu değil de şeytanı kendisine dost, yaren ve haldaş seçenlerin akıbetlerini de yine maddeler halinde sıralayalım.

    1-Şeytan, cinlerden bir varlık olup Allah'a isyan etmiştir. O da kendisine cehennemde eşlik edecek dost ve arkadaşlar toplamaya çalışır. Kafirler, şeytanın dostlarıdır. Allah'ı bırakıp kendisine dost olarak şeytanı seçen kimseler, tercih haklarını yanlış yolda kullanmış zavallılardır. Şeytanlar, kendisine bağlananları, aydınlıklardan karanlığa doğru çağırır. Peygamberler, insanları, şeytana kulluk etmekten korumaya çalışmışlardır.

    2-Şeytan kendisine tabî olanları, boş kuruntularla avutur, onlara çeşitli vaadlerde bulunur. Onlara yapmış oldukları kötülükleri süsler ve güzel gösterir. Yine şeytan, kendi dostlarını çeşitli vesveselerle korkutur.

    3-Şeytanlar ve cinler, bu dünya hayatında insanlarla birtakım hususlarda anlaşırlar, güç birliği yaparlar ve karşılıklı birbirinden istifade ederler. Fakat onların bu dayanışması, ahirette büyük bir hüsrana sebep olur.

    4-Şeytanlar, dostlarını mü'min ve muttakî kullar üzerine saldırtır, onlara düşmanlık yapmalarını telkin eder. Bunun yol ve usûlünü öğretir. İnsanlar, putlara ve şeytanın öğrettiği diğer şeylere kulluk ederken, kendilerini Allah'a yaklaştıracağını ümid ederler.

    5-Aslında bütün bu hile ve desiselerine rağmen, şeytanın güç ve otoritesi zayıftır. O sadece telkinde bulunur. Onun tesiri, kendisine kulak veren insanlaradır. Allah'tan başkasını dost edinenlerin hali, kendisine örümceğin ağını ev edinenler gibidir.

    6-Şeytanın dostları, kafirler, münafıklar ve zalimlerdir. Hepsi birbirinin bu dünyadaki dostu ve yardımcısıdır.

    7-Cenab-ı Hak, şeytanı ve avanesini, hesab gününde cezalandıracak ve ebedî bir azab yeri olan, cehenneme sevk edecektir. Dünyada olduğu gibi, ahirette kendilerine yardım edecek kimse yoktur. Allah Teala da her türlü yardım ve desteğini onlardan çekmiş, onları yüzüstü bırakmıştır. O gün büyük bir nedamet günüdür, lakin maalesef geri dönüş yolu kapanmış, artık pişmanlıkların bir faydası kalmamıştır.


    el-Maide, 55
    al-i İmran, 28; Nisa, 144
    el-Maide, 51; Hûd, 113
    al-i İmran, 28; Nisa, 144; el-Maide, 57
    el-Maide, 51
    el-Maide, 51
    el-Maide, 80-81
    el-Maide, 57
    en-Nisa, 88
    el-Enfal, 73
    en-Nisa, 139
    al-i İmran, 68; eş-Şûra, 6, 9, 28; el-Kehf, 44
    el-A'raf, 196
    el-Bakara, 257
    el-En'am, 14; en- Nisa, 45
    el-Casiye, 19
    al-i İmran, 122
    el-En'am, 127
    el-A'raf, 3
    el-Maide, 55
    et-Tevbe, 71; el-Enfal, 72
    et-Tevbe, 71
    el-Enfal, 72
    el-Bakara, 107, 120; et-Tevbe, 116; el-Ankebut 22; Secde 4; Şûra 31
    el-Hac, 78; el-Enfal, 40
    el-A'raf, 155; Yusuf, 101
    Yusuf, 101.
    el-Fussilet, 30-31
    el-Kehf, 50
    el-A'raf, 27, 30
    en-Nisa, 119-120
    el-Bakara, 257
    el-Kehf, 50; Meryem, 44-45
    en-Nisa, 119-120
    en-Nahl, 63
    al-i İmran, 175
    el-En'am, 128
    el-En'am, 121
    ez-Zümer, 3
    en-Nisa, 76
    el-Ankebût, 41
    el-Casiye, 19
    en-Nisa, 173; el-En'am 51, 70; en-Nahl, 63; el-Kehf, 102; el-Ahzab, 64-65
    et-Tevbe, 74; el-Fetih, 22
    en-Nisa, 123, 173; Hûd, 20; el-İsra, 97; eş-Şûra, 44, 46
    el-Casiye, 10