Hizmetle ilgili hikaye Gizli Kahramanlar, Hizmet erleri ıstikamet ve sebatla geçen bir hayatın sahibi: Tayyar Alnıak Otuz yıldan beri sık sık karşılaşırdık Tayyar Alnıak Ağabey ile. Gazetemizin temsilciler toplantısında dâvâsının ulvîyetine inanmışlığın gereği toplantıları hiç ihmal etmez, mümkün olduğunca iştirak ederdi. Kendisini daha yakından tanıma fırsatını Bandırmaya yaptığımız ziyaretlerde buldum. Hayatını Kurân ve iman hizmetine adamış bir insandı. Nisan ayındaki ziyaretimizde gazetemizin abonelerini ziyaret ederken kendisinden Risale-i Nurları ne zaman tanıdığı ve Bandırmadaki hizmetlerimizin gelişimi hakkında hatıralarını anlatmasını rica ettim. Genç yaşta başlayıp kırk altı yılı aşkın kısmı hizmette geçen altmış üç yıllık ömrün bütün safahatını kaleme almak elbette mümkün değil. 1958 yılında Diyarbakırda hava astsubayı olarak göreve başlayan Tayyar Ağabey mesai arkadaşlarının oradaki sohbetlere götürmesiyle Risale-i Nurları tanımış, kendisini en çok, yapılan dersten ziyade Nur talebelerinin hal ve tavırları, aralarındaki samîmîyet ve kardeşlik bağları etkilemiş. Risale-i Nurları, mesai dışındaki zamanlarında günde 5-6 saatini verip, düzenli okuyarak, onlardan istifade etmeye çalışmış. Okudukça iç âlemi değişen Tayyar Ağabey bu hakikatleri topluma duyurmanın gereğini düşünerek namaz sonralarında camilerde okumaya ve çevresindeki arkadaşlarına Nurları tanıtmaya vesile olmuştur. Birçok yerlerde görev yaptıktan sonra Bandırmaya tayini çıkmış, burada Göknur Hanımla evlenip birlikte hizmete koşmaya başlamışlar. Emekli olduktan sonra Yeni Asya bürosu ve temsilcilik görevini üstlenen Tayyar Ağabey; gazete, dergi ve kitaplarımızın dağıtımını bizzat kendisi yaparak muhtaç olanlara ulaştırmış. 1992 yılında gazetemizin verdiği büyük boy Risâle-i Nur kampanyasında yüz seksen gazetenin dağıtımını fedakârca yapmıştır. 1980 ihtilâlinde Nur talebelerine karşı yapılan baskıdan Bandırmadaki ehl-i hizmet de nasibini almış. Bir akşam Risale-i Nurdan birkaç sahife okumak ve birlikte çay içmek için bir araya gelen insanlar büyük bir cürüm işlemiş gibi bulundukları yere baskın yapılarak tutuklanmışlar. O, gidip Bu ev benimdir. Bu arkadaşlar benim misafirlerimdir diyerek sorumluluğu üzerine alıp, büyük bir fedakârlık örneği göstermiştir. Neticede mazlumlar beraat edip adalet tecellî ederek hak yerini bulmuştur. Çevre ile irtibata çok önem veren Tayyar Ağabey; Gönen, Erdek, Edincik gibi yerlere giderek müfritane irtibatı uygulamaya çalışmıştır. Üstadımızın ıhtiyarlar Risalesinde Âhiret kardeşlerimden Mustafa Çavuş isminde bir zat vardı. Dininde dünyasında muvaffakiyetli görüyordum. Sırrını bilmezdim. Sonra anladım ki o muvaffakiyetin sebebi; o zat ise ihtiyar peder ve validelerinin haklarını anlamış ve hukukuna tam riayet etmiş ve onların yüzünden rahat ve rahmet bulmuş. ınşaallah âhiretini tamir etmiş. Bahtiyar olmak isteyen ona benzemeli dersini tam olarak anlayan Tayyar Ağabey ve ailesi uzun yıllar yatağa bağımlı olarak hayatını sürdüren annesine usanmadan hizmet ederek inşaallah işaret olunan bahtiyarlardan olmuşlardır. Tayyar Ağabey, biz Risâle-i Nurdan aldığımız Kurân dersiyle biliyoruz ki sen aramızdan muvakkaten ayrıldın. Bizler de oraya gideceğiz. Hem zaman ve mekân ehl-i hakikatin sohbetine mani değildir. Birimiz şarkta, birimiz garbda, birimiz dünyada, birimiz âhirette de olsak birlikteliğimiz devam etmektedir. ıhlâs Risâlesinde belirtildiği gibi şirket-i mâneviye sırrı ile samimi ittihad ve tesanüd ile yapılan hizmetler, ölüme karşı en mühim bir siper, bir nokta-i istinaddır. Çünkü ölüm gelse, bir ruhu alır. Sırr-ı uhuvvet-i hakikiye ile rıza-i ılâhî yolunda ahirete müteallik işlerde kardeşleri adedince ruhlar olduğundan, biri ölse diğer ruhlar vasıtasıyla her vakit sevapları bana kazandırmakla mânevî bir hayatı idame ettiklerinden, o ruhlar vasıtasıyla sevap cihetiyle yaşadığınızdan, kabrine her zaman nurlar yağacağına inanıyoruz. Hayrül-halef olarak bıraktığınız eşiniz ve çocuklarınız ile birlikte umum Nur talebelerinin duâlarında dahilsiniz. Duâmız sizin gibi fedakâr ağabeylerin kıyamete kadar Risâle-i Nur kisvesinde hizmetlerinin devam etmesidir. Suâl meleklerine Hafız Ali Ağabeyin Meyve Risâlesindeki hakikatler ile cevap verdiği gibi kırk altı yıl aralıksız okuduğun Risâle-i Nurdaki Kurân haikatleriyle cevap vererek hem sual meleklerini, hem hazır ruhları güldürüp rahmet-i ılâhiyeyi tebessüme getirip, inşaallah rıza-i ılâhiyeye mahzar olup, ruhun ceset ağırlığını bırakarak âlem-i ervaha TAYYARan etmektedir. Dünyada çok secde eden ehl-i imanın alınlarında sikkeler olduğu gibi, mahşerde ALNINIZ AK olsun inşaallah. Ruhu için duâlara vesile olması dileğiyle...