ALLAH DOSTLARI Bir yol varsa hakikate varan Bir yolcu lazım kendini arayan Bir hancı varsa yolcuları ağırlayan Bir aşk lazım yola koyduran... Tarikat yol ve usul manasındadır. Tarikat bir din ve mezhep değil, dini anlama ve yaşama şeklidir. İnsanı terbiye için kurulmuştur. Tarikatlar terbiye için tercih ettikleri usullere ve zikirlere göre farklı adlarla anılmışlardır. Tasavvufun kaynağı, doğunun felsefesi, batının batıl dinleri değil, Kur’an ve sünnettir Bütün manevi terbiye yollarına kısaca “tasavvuf” denir. Mürşit müridine Cenneti taksim etmez. Cenneti tarif eder. Fakihler nasıl fıkıh alanında içtihat yapma yetkisine sahiplerse kâmil mürşidler de, ahlak ve terbiye alanında içtihat etme, yeni usuller belirleme yetkisine sahiptirler. Herkes kendi istidadı veya elindeki kovasının büyüklüğü ölçüsünde ondan istifade edebilir. اتَّبِعُوا مَن لاَّ يَسْأَلُكُمْ أَجْرًا وَهُم مُّهْتَدُونَ Sizden bir ücret istemeyen, sizden hiç menfaat beklemeyen, dosdoğru yolda yürüyen bu kimselere uyun!"yasin 21 Hz.resulullah a.s: ''yeryüzündeki alimler kara ve denizdeki karanlıklarda yol göste ren gökyüzündeki yildizlara benzerler.söndüklerinde kılavuzlar bile yollarını kaybederler'' Cüneyd-i Bağdâdî k.s. şöyle der: “Bir kimsenin havada uçtuğunu görseniz dahi o kimsenin Allah Tealâ’nın emir ve yasaklarına tam olarak uyduğunu görmedikçe ona tabi olmayın. Şayet Hak Tealâ’nın bütün emirlerini yerine getirdiğini ve yasaklarından da kaçındığını görürseniz o kimseye inanın ve uyun. Aksini gördüğünüzde ise o kimseden uzak durun.” (İmam Şa’rânî, Tenbîhü’l-Muğterrîn) İmam Şa‘rânî k.s. şöyle der: “Bir mürit, Allah katında seçkin biri olmadıkça kâmil bir üstad ile buluşmaz. Şayet o Allah Tealâ katında seçkin biri olmasaydı, Allah Tealâ onu huzuruna ulaştıracak o kâmil zatla buluşturmazdı. Ey mürit! Mürşidine teslim ol ki, selamette olasın ve bolca manevi menfaat elde edesin.” (el-Envâru’l-Kudsiyye) Nehrecûrî k.s. şöyle buyuruyor: “Dünya deniz, ahiret ise sahildir. Sahile ulaşmak için binilmesi gereken gemi de takvadır. İnsanlar ise yolcudur.” (Zühdü’l-Kebîr) Yolcu yolsuz olmaz .. Gönül ehli yolda kalmaz .. Aşk olmadan yol alınmaz .. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ Ey iman edenler; Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun. Tevbe 119. İmam-i Şafi (r.a) aslen ümmi fakat gönlü ilimle dolu olan Şahban-i rai gibi bir zatın önünde tevazu bir tavır içinde bulunur .tevvecuh ve saygı içinde beklerdi. Kendisine neden bu kadar tevazu gösteriyorsunuz? sorulunca ''Bizim ilim ve irfan konusundaki sözlerimiz bu zatta filen yaşanılan bir hal ve davranış şeklınde tezahur etmiştir'' Gavs-ı Azam S. Abdülhakim k.s. bir sohbetinde buyurdular ki; Nuh a.s. Ulul azam bir peygamberdir. Onun oğlu, kötü kimselerle arkadaşlık ettiği için tufan kopacağı zaman babası, onu gemiye binmek için çağırdığı zaman arkadaşlarından ayrılıp gelemedi. Onların arkadaşlıkları kalbinde onlara bağlayan bir bağ oldu. Onlardan kopup ayrılamadı. Tufan koptu. Gemiye binmedi ve boğuldu. İmansız gitti. Bir peygamber evladı olduğu halde, kötü arkadaşa kalbini bağladığı için ve onlardan ayrılamadığından imansız gitti. Kötü arkadaş, bir peygamber evladının imansız gitmesine sebep oldu. Öte yandan, Eshab-ı Kefh’in köpeği kıtmir, onlarla beraber olduğu için onlardan ayrılmak istememesinden, onlar gibi cennetlik oldu. Köpek necis bir hayvan olduğu halde iyilerle arkadaşlık ettiği için Allah’ ü Teala onu iyiler gibi yaptı. Cennetlik oldu. Demek ki, iyilerin arkadaşlığı insanı iyiler sınıfına sokar. Kötülerin arkadaşlığı da insanı kötüler sınıfına sokar. Bunun için Resul-i Ekrem s.a.v. buyurmuştur ki; “ Kişi, dostunun dini üzeredir. O halde, herkes kiminle arkadaşlık ettiğine baksın.” Diye sohbet etti. Ahmed bin Hanbel(r.a) Bişr-i Hafa'yi çok sever, devamlı yanına giderdi. Talebeleri; 'Siz alimsiniz. Hadiste, fıkıhta, ictihadda ve bütün ilimlerde eşiniz yoktur. Niye Bişr-i Hafi gibi birini sık sık ziyaret ediyorsunuz? ' dediklerinde; 'Evet, dediğiniz ilimleri ondan iyi bilirim. Fakat o, kalp ilimlerini benden iyi bilir.derdi.