Ali Bin Mustafa Ömeri Evliyanın büyüklerinden. İsmi, Ali bin Mustafa Ömeri'dir. Hz. Ömer bin Hattab'ın soyundandır. Dımeşk [Şam]da doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. Babası Mustafa Ömeri, zamanının önde gelen evliyasından idi. Ali Ömeri 1904 (H.1322) yılıTrablusşam'da vefat etti. Vefatını öncelikle haber verdi ayrıca defnedileceği yeri gösterdi.Burası evinin yanında bir yer idi. Sonradan kabri üzerine koca bir kubbe yapıldı. Türbesi, ziyaret mahallidir. Ali Ömeri, evliya bir zat olan babasının himaye ve terbiyesinde yetişti. Kendisinde küçük yaşlarda azamet ayrıca evliyalık halleri görülmeye başlandı. Henüz 20 yaşlarında babasının emri üzerine Şam'ın sahil şehirlerinden Lazkiye'ye gitti. Kendisi anlatır: "Lazkiye şehrine vardım. Cami-i Uveyni'ye giderek, orada ibadetle günlerimi geçirmeye başladım. 7 yıl insanlardan uzak, gönlümü Rabbime vermiş bir halde nefsimin terbiyesiyle meşgûl oldum. Beni manevi haller kaplamaya başladı. Çok geçmeden dağlara vede çöllere düşüp senelerce ilahi aşk ile kendimden geçmiş olarak dolaştım. Aklım başıma, şuurum yerine gelince, Lazkiye'ye döndüm. Ev ikametgah edinip evlendim. Ardından Trablusşam'a yerleştim. Orada yaşamaya, insanları manevi yönden terbiye ederek, dünya ve ahiret seadetine kavuşmalarına çalıştım." Ali bin Ömeri hazretleri, gösterdiği şaheser haller ayrıca kerametler ile çok meşhur oldu. Herkesin sevgi, saygınlık öte yandan itimadını kazandı. Camiu Keramat kitabını yazan Yûsuf Nebhani hazretleri onun hakkında; [ Bu zamanda harikulade halleri bu kadar fazla ayrıca sayılamayacak derecede olan başka birini bilmiyorum.] demektedir. Bir zaman Lazkiye şehrine Ahmed Paşa mutasarrıf olarak tayin oldu. Ahmed Paşa ile Ali Ömeri hazretlerinin İstanbul'dan bir tanışmışlıkları vardı. Ali Ömeri hazretleri onu ziyaret için geldi. Onun geldiğini işiten mutasarrıf, adamlarından birisine işaret edip, Ali Ömeri hazretlerini evine götürmesini ve misafir etmesini söyledi. O öyle yaptı. Bir müddet sonra Ali Ömeri hazretleri aslen Trablusşamlı birinin evine gitmişti. Ev sahibi olan Muhammed Efendi, Ali Ömeri hazretleriyle görüşmesi esnasında mutasarrıfın kendi eliyle bir hediye gönderdiğini söyleyip hediyeyi gösterdi. Bu armağan kıymeti az bir şey olup, Ali Ömeri hazretlerine itibar etmediğini gösteriyordu. Evine kabûl etmediği gibi üstelik değersiz bir şey de göndermişti. Ali Ömeri hazretlerinin buna çok canı sıkıldı. Yüzünün rengi değişti. Kalbi mahzûn bir halde; "Bana böyle mi yapılacaktı?" dedi. Bunu 3 defa tekrarladı. Sonra da; "Ahmed Paşa azl oldu." buyurdu. O sırada azline hiç bir hikmet yoktu. Ali Ömeri hazretleri Trablusşam'a döndü. Fazla geçmemişti ki Ahmed Paşa'nın azl haberi geldi. Lazkiye vilayetine yeni mutasarrıf tayin edilmişti. Ali Ömeri hazretleri birgün sevdikleriyle birlikte bir bahçede sohbet ediyordu. Orada su dolu bir havuz vardı. Bu sırada elbiseleriyle birlikte su dolu derin havuza kendini atıverdi. Suda kayboldu. Herkes dehşete kapıldı. Kimsenin yapacak bir şeyi yoktu. Çaresiz çıkmasını beklediler. Ancak bir türlü çıkmadı. Vakit hayli uzadı. Herkes başına bir şey geleceğinden korkmuştu. Kendisine seslenildi. Bu sırada bahçenin diğer bir tarafından seslendiği işitildi. O tarafa gidildiğinde Ali Ömeri hazretlerinin kendilerine baktığı ve gülümseyiş ettiği görüldü. Herkes bu hale şaştı. Orada bulunanların ona karşı sevgileri daha da fazlalaşmıştı.