Akşemseddin Asıl ismi Mehmed Şemseddindir. Fatih devri sofi ve din hocalarından olan Akşemseddin, 1389 senesinde Şam da doğdu. Küçük yaşta babası Şeyh Hamza ile beraber Anadolu'ya giderek Göynük'e ikamet ettiler. Orada medrese tahsili görüp, profesor oldu. Bilhassa hekimlik alanında derin bir bilgiye sahip oldu. Her türlü hastalıkları tedavi ediyor. Bilhassa ruh hastalıklarının tedavisinde büyük başarılar elde etti. Daha sonra da tasavvuf yolunada ilerlemek ve Hacı Bayram Veli’nin talebesi olmak için Ankara’ya getti Lakin şeyh dükkan dükkan dolaşıp para topladığını görünce, sorgusuz sualsiz "Evliya para mı toplar, buraya boşuna gelmişim" diyerek oradan ayrılır ve Mısır’a doğru gider. Halep’e geldiği gecesi rüyasında istemeyerek boynuna bir zincir takıldığını ve Hacı Bayram Veli’nin kabı eşiğine bırakıldığını görür. Bu rüyanın üstüne Akşemseddin yaptığı hatayı anlayıp hemen Ankara’ya geri gider. Akşemseddin Ankara’ya geri geldiğinde Hacı Bayram Veli’nin talebeleriyle ekin biçmeye gittiğini haber alır. Derhal tarlaya giderek talebeleriyle beraber ekin biçmeye yardım eder. Ama Hacı Bayram Veli ona hiç yüz vermez. Yemek vakti gelince Hacı Bayram Veli talebelerini etrafına alarak yemek sofrasına otururlar. Gene Akşemseddin Hazretlerine hiç yüz vermez ve onu yemeğe davet etmez. Akşemseddin yaptığı hatayı anlayıp kendi kendine; "Ey nefsim! Sen Allah’ın büyük bir veli kulunu beğenmezsen, işte böyle yüzüne bile bakmazlar." der. Hacı Bayram Veli Hazretleri, Akşemseddin’in bu tevazuuna dayanamayıp "Kalbimize çabuk girdin, yanımıza gel" söyleyerek kendi sofrasına davet eder. Daha sonra da "Zincirle zorla gelen misafiri, işte böyle ağırlarlar" diyerek onun gördüğü rüyayı, Allah Tealanın izniyle anladığını belirtir. Akşemseddin artık hocasının yanından hiç ayrılmaz, Hacı Bayram Veli’nin teveccühleri altında kısa sürede tüm talebe dostlarının önüne geçerek Hacı Bayram Veli’nin hilafetine erişmiş olur.