Akika kurbanı, çocuğun ana-babası üzerinde olan mendub haklarındandır.Akika kurbanı kesmek Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in sünnetidir. Üç imama göre de akikada sünnet olan, erkek çocuk için iki, kız çocuğu için bir koyun kesmektir. İmam-ı Malik ise, “erkek çocuğu için de kız çocuğu gibi bir koyun kesilir” dedi. İkiz çocuğu dünyaya gelen kimse ikisi adına bir kurban kesse Akika sünneti yerine gelmiş olmaz. Akikada erkeğin kız üzerine fazileti; erkek çocuğu olunca daha çok sevinç olduğundandır. Eğer erkek çocuk için bir koyun keserse de sünnetin aslı yerine gelmiş olur. İmam-ı Şâfii ve Ahmed (Rahimehümallah) Akika kurbanının kemiklerinin (çocuğun uzuvlarının sağlık ve selâmetine bir hayır dileği olsun diye) kırılmayıp (ek yerlerinden ayrılarak pişirilmesinin) müstehab olduğu görüşündedirler. Diğer imamlar ise “insanlık ateşinin sakinleşmesi, çocuğun çok mütevazı olması ve kötü huylardan ve hastalıklardan korunmasına bir işaret” olsun diye kemiklerin kırılmasını müstehab gördüler. Akikada Niyet: Kurban bayramında keserken kurban diye niyet ettiği gibi Akikayı keserken de akika olduğuna niyet etmesi şarttır. Akikayı keserken besmeleden sonra şöyle demek müstehabdır: -“Allahım! Bu (hayvan) senden (geldi), sana (rızan için) filan kişinin akikasıdır.” Bazı alimler “akika kurbanı kesilirken şu dua okunur” dediler. “Allahım! Şu hayvan filan kişinin akikasıdır. Kanı kanına, eti etine, kemiği kemiğine, derisi derisine ve tüyü tüyüne (bedel) olsun. Allah’ım, bu hayvanı filan oğlu filan için Cehennemden fidye (kurtuluş vesilesi) kıl.” Kurban keserken de şöyle dua eder; “İnni veccehtü vechiye lillezi fetarassemâvâti vel ‘arda hanifen ve mâ ene minel müşrikin.” Allah’ım, bu hayvan senden (ihsanın) dır ve senin rızan için Muhammed Aleyhisselâm veümmeti tarafından dır” der ve “Bismillâhi Allahû Ekber” diyerek keser. Kestikten sonra iki rekat namaz kılar ve şu duayı okur. Allâhümme inne salâti ve nüsükî ve mahyâye ve memâti lillâhi rabbil âlemin. Lâ şerike lehü ve bizelike ümirtü ve ene evvelül müslimin. Allâhümme hêzê minke ve leke ve ileyke tekabbelhü minnî kemâ tekabbeltehû min İbrâhime Aleyhisselâm. Akika kurbanının etinde müstehab olan çiğ olarak dağıtmamaktır. Pişirir ve tatlı bir şey ile beraber fakirlere o vaziyette tasadduk eder. Ayrıca ondan hem yemek, hem tasadduk etmek ve hem de hediye etmek müstehaptır. Sünnet olan, Akikayı doğumun yedinci günü kesmektir. (Herhangi bir sebeple) yedinci günden sonraya kalırsa kesme vazifesi düşmüş olmaz. Yalnız uygun olan, buluğ çağından sonraya bırakmamaktır. Buluğ çağına ulaştığı zaman ana-baba üzerinden kesme hükmü düşer. Bu durumda çocuk muhayyerdir. İsterse kendi akikasını keser. Yedinci günden sonra ya da kurban kesmek mümkün olduktan sonra henüz kesilmeden çocuk ölmüş olsa onun adına akika kurbanı kesmek de müstehabdır. Kurbanın kanını – cahiliyye devrinde olduğu gibi – çocuğun alnına sürmek mekruhtur. Cahiliyye devrinde insanlar akikanın kanına pamuk batırırlar ve onu çocuğun alnına sürerlerdi. Rasülüllah Aleyhisselâm onlara kan yerine zaferan v.b. koku koymalarını emretti. Onun için sünnet olan zaferan ve güzel koku sürmektir. Kız olsun, erkek olsun doğumun yedinci günü saçlarını tıraş etmek ve ağırlığınca altın ya da gümüş tasadduk etmek müstehabdır. Fatıma validemiz (Radıyallahü Anhâ) Hazreti Hasan, Hüseyin, Zeynep ve Ümmü Gülsüm (Radıyallâhü Anhüm)ün saçlarını tarttı ve ağırlığınca gümüş tasadduk etti. Tıraşı akikadan sonra yapmak da müstehabdır. Zira bize göre akika, parasını tasadduk etmekten daha faziletlidir. Akikada da, kurbanda olduğu gibi koyunda altı ayını tamamlamış ve annesi gibi gösterişli ise olur. Keçide iki yaşında olmalıdır. Alimler Akikanın müstehab olduğuna Tirmizi’nin Aleyhisselâm Efendimizden şu rivayetini delil olarak getirdiler. -Çocuk, akikası ile rehinlidir. Yedinci günü onun için kurban kesilir, başı tıraş edilir ve isim verilir. Peygamberimizin “akikası ile rehinlidir” ifadesi; kaza, belâ ve hastalıklardan korunmasına sebep olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca kastedilen mana; “Akikası kesilmediği zaman buluğ çağına gelmeden ölürse kıyamet günü ana-babasına şefaat etmez” demek de olabilir. (Ğaliyyet-ül Mevâiz