Aişe-i Sıddîka Binti Ebu Bekir (r. anha) kimdir?

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Beyza tarafından 24 Ekim 2012 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Aişe-i Sıddîka Binti Ebîu Bekir (r. anha) Hayatı

    Hz. Ebû Bekr’in kızıdır. Annesi Ümmü Ruman’dır. Allah Resûlü’nün sadık dostu Hz. Ebû Bekr’in kızı olması ve iman nurunun pırıl pırıl aydınlattığı bir hanede doğup büyümesi sebebiyle o, şirk ve küfürden uzak kaldı. Kalbi bunlara daima kapalıydı. Kulağı İslâmî mevzuları dinleyerek, kalbi bunları sindirip,hayata tatbikle gelişerek büyüdü. Babası Hz. Ebû Bekr, diğer çocuklarında olduğu gibi Hz. Aişe’yi de İslâm terbiyesi ile yetiştirdi. Bu ihtimam sayesinde o, peygamber zevcesi olacak mahiyeti kesbetti.Hz. Sevde Validemize dünürcülük yapan Havle binti Hakim,Hz. Aişe’ye de dünürcülük yaptı ve Peygamberimiz’in (aleyhisselâm)Hz. Aişe ile evlenmesinde öncü oldu. Hz. Aişe ile Allah Resûlü,Mekke’deyken nişanlandılar. Daha sonra Resûlullah Medine’ye hicret etmiş, diğer aile efradı gibi Aişe de sonradan Medine’ye getirtilmişti. Resûlullah ile evlilikleri burada gerçekleşti. Bu evlilikten Hz. Aişe’nin çocuğu olmadı. Araplarda âdet olan, ilk çocuğa izafetle künye almayı çok istiyordu. Çocuğu olmadığından, bu arzusu gerçekleşmemişti. Bunu Resûlullah’a açtı ve neticede kız kardeşi Esma’nın oğlu Abdullah’ı evlat edinip, onunla “Ümmü Abdullah” künyesini aldı. Sıddık bir babanın terbiyesi altında yetişmesi ve bu vasfın kendisinde aynen tezahür etmesiyle de ona “Sıddıka” denildi. Allah’a, Resûlü’ne ve O’nun davasına sadakatiyle bu unvanı daima muhafaza etti.Hz. Aişe, Efendimiz’in zevceleri arasında yaşça en genç olanıydı.Bu yüzden, Efendimiz’in dinî talim ve terbiyesinden en çok istifade eden o olmuştu. Aişe’nin (radıyallahu anhâ) odası mescidin bitişiğindeydi.Bu, ona büyük bir avantaj sağlıyordu. Gece ve gündüz mescitteki ilim meclislerinde yapılan bütün konuşmaları takip ediyordu. Bu konuşmalardan duyamadığı veya anlayamadığı hususları,Resûlullah’a sorup öğreniyordu. Efendimiz de onun sorularını cevaplıyor, bilgisinin artmasına yardımcı oluyordu. Birçok kimsenin Resûlullah’tan duymadığı, sorup öğrenemediği şeyleri o öğrenmiş; bu mevzuların vuzuha kavuşmasına vesile olmuştu.Özellikle kadınlarla ilgili mevzularda halkın dinî müşküllerini çözmüş, Efendimiz’den öğrendiği bilgilerle insanları aydınlatmıştı.Evi, bir ilim yuvası gibiydi. İnsanlar gelir; ondan ilim öğrenirlerdi.

    Onun ilim meclisinde birçok kimse yetişti. Efendimiz’in vefatından sonra da, ilim öğretmeye devam etti. Hz. Ömer gibi bir müctehid Hz. Aişe’den (radıyallahu anhâ) Efendimiz’in sünnetleri hakkında soru sorar, vereceği cevaba çok ehemmiyet gösterirdi.Ebû Musa el-Eş’ari (radıyallahu anh) “Biz Ashap arasında herhangi bir hadis-i şerifte tereddüt edip Hz. Aişe’ye müracaat etsek, onun yanında mükemmel bir bilgi ile karşılaşırdık.” diyor. İbn-i Abbas,İbn-i Ömer fıkıhtan bazı meselelerde ona başvurur, ruhsat isterlerdi.Dört halife devrinde ve onu takip eden yıllarda fetva için müracaat edilen merciydi o.Hz. Aişe (radıyallahu anhâ), dinî ilimlere vakıf olmasının yanında edebî yönü çok kuvvetli bir şairdi. Ayrıca, tarih ilminde de geniş bilgiye sahipti. Efendimiz’i ziyarete gelen o devrin tabiplerinden, tıpla alâkalı birçok şey öğrenmişti. Zekâsı, ilme olan vukufiyeti, İslâm’a hizmet etme istidadının yüksek olması ve içtihat hususunda diğer validelerimizden önde olması hasebiyle, Resûlullah’ın ona karşı ayrı bir temayülü vardı.Amr ibn-i el-As, Efendimiz’e en çok kimi sevdiğini sordu. O (sallallahu aleyhi ve sellem):– Aişe’yi cevabını verdi.
    – Peki, erkeklerden kimi seviyorsunuz, dediğinde Efendimiz:
    – Onun babasını buyurdu.
    Hz. Ömer, Aişe Validemizin Allah Resûlü katındaki mevkiini çok iyi bildiğinden kızı Hafsa’ya şöyle öğüt verirdi: “Aişe’yi zemmetmeye kalkma! Çünkü, sonra mahcup olursun!”İnsanlığın Mürebbisi’nden fazilet dersi alarak kemâle eren Hz. Aişe (radıyallahu anhâ), farzların yanında, nafile ibadetlere de çok düşkündü. Efendimiz teheccüde kalkınca onu da kaldırır, geceyi birlikte ihya ederlerdi. Diğer nafile namaz ve oruçlara dikkat eder, Resûlullah itikafa girince o da itikafa girerdi. Kendi çocuğu olmadı. Bu boşluğu; yetim çocukları himaye etmek, onlara bakıp, terbiyesiyle meşgul olarak doldurmaya çalışır, onlara annelik şefkatini tattırırdı. Fakirlere yardım etmeyi prensip haline getirmişti. Elinde bir hurma olsa onu vererek, yoksulun gönlünü yapardı.Peygamberimiz (aleyhisselâm), bir gün Aişe’ye (radıyallahu anhâ) şöyle dedi:
    – Ben, senin bana dargın veya benimle barışık olup olmadığını bilirim. Hz. Aişe:
    – Nasıl biliyorsunuz? diye sordu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem):
    – Bana dargın olduğun zaman “İbrahim’in Rabbine and olsun ki” diye söze başlıyorsun. Barışık olduğun zaman da “Muhammed’in Rabbine and olsun ki” diyorsun, dedi. Hz. Aişe;
    – Anam babam sana feda olsun, ey Allah’ın Resûlü doğru söylüyorsun. Ancak dilimden öyle dökülüyor, dedi.
    Hz. Aişe, Resûlullah’ın vefatından önce bir gece rüyasında üç tane ayın birer birer kırılıp kendi hücresine düştüğünü görmüştü. Bu rüyayı, babasına anlatmış; fakat o bir tabir yapmamıştı. Resûlullah vefat edince, Hz. Aişe’nin odasına defnedildi.Ebû Bekr (radıyallahu anh), “İşte bu üç kamerin biri ve en hayırlısıdır.” dedi.Diğer iki ayın, Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer olduğu zaman içerisinde belli oldu. Çünkü her ikisi de aynı yere, Peygamberimiz’in yanına defnedildiler.
    Hz. Aişe şöyle der: “Ben bazı şeylerle diğer kadınlara üstün kılındım.
    – Benden başka bekâr bir kadınla, Resûlullah’ın nikâh lan maması.
    – Resûlullah’ın evlendiği kadınlar arasında, hem annesi hem babası muhacir olan başka bir kadının olmaması.
    – Benim beraatimin Allah (celle celâluhû) tarafından semadan indirilmesi.
    – Vahyin, Resûlullah’a benimle iken gelmesi.
    – Önünde uzanmış yatarken, Resûlullah’ın namaz kıldığı hanımı olmam.
    – Benim evimde, benimle beraber olduğu gece ve ben uyanıkken Resûlullah’ın ruhunu teslim etmesi ve benim evimde defnedilmesi.Hz. Aişe (radıyallahu anhâ), Efendimiz’e:
    – Yâ Resûlallah! Zevcelerinden cennette olacak olan kimdir,diye sordu. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
    – Sen onlardansın, buyurdu.

    Bu Peygamber zevcesi, müminlerin annesi; müfessire, muhaddise,müctehid hanım sahabî, ardında satırlara ve kitaplara sığmayan bir yaşantı bırakarak, Ramazan ayında Hakk’ın rahmetine kavuştu.