Aft diye de bilinen ağız yaralası ağızda dil, diş eti, yanak ve damak gibi hassas bölgelerde meydana gelen kişinin yemek yemesine, sıvı içmesine, konuşmasına engel olmakta hatta tükürük salgılarını bile kontrol edememesine neden olmaktadır. Ağız mukozasının iltihaplanmasına umumi olarak stomatit ve dilin iltihaplanmasına ise glossit adı verilmektedir. Ağız içinde bulunan mikroplar ve de mantarlar bir denge halindedirler ve bu dengeyi bozan ve enfeksiyon etkeni olan bakteriler, virüsler ve mantarlar ağızda ülser meydana getirebilirler. Öte yandan bazı kan hastalıklarında ve tedavi için kullanılan ilaçlara bağlı olarak da ağızda yaralar görülmektedir. Ağızdaki dişler ve de takma dişler de mukozayı tahriş edebilir. Ağız içinde en çok görülen yaraların bir çeşidi, ağrılı olduğu için konuşmayı güçleştiren aftöz stomatit ve de herpes [uçuk] denilen, bazen tek ya da 2-3 tane bulunabilen 3-5 mm. çapında oval ya da yuvarlak, kenarları belirgin kabarcıklardır. Bunların etkeni virüs olduğu için tam bir tedavisi olmamaktadır. Antibiotik ve antimikotik [Tetrasik-lin, Misteklin], üstelik kortizon, B vitamini kompleksi ve C vitamini verilebilir. Mantarların neden olduğu ağız yaralarına ise halk dilinde pamukçuk, tıp dilinde moni-liasis ya da müge denir.Bu durum çocuklarda daha çok görülmektedir. Tedavisinde, antimikotik denilen ilaçlar [Nystatin] ya da jansiyan moru [violet de gentiane], metilen mavisi [blue de methylen] gibi eriyikler uygulanabiliniyor. Dilde oluşan yaralara frengide, tüberkülozda, difteri ve de lösemide rastlanır. Ağız da oluşan yaraları yanı sıra dilin iltihaplanması ve de ağrıması demir eksikliğinden ileri gelen kansızlıklarda, şeker hastalığında görülmektedir. Dilde beyaz ve de çatlaklı bir kalınlaşma kanser öncesi bir hastalık sayılan lökoplaziyi akla getirebilir. öte yandan diltn ön kenarlarında sert bir yüzey üzerinde acılan yaralar dil kanserinin başlangıcı olabileceğinden vakit geçirmeden bir doktora başvurmak gerekir.