Adnan Menderes hayatı Adnan Menders Bir zamanın ismini veren siyaset ve devlet adamı. 1895 yılında Aydın'da doğdu. Annesi çevrenin en esaslı ailelerinden olup Ali Rıza Paşa'nın kızıdır. Babası Ethem Bey ise Aydın'da Tahrirat Kâtipliği vazifesini yürüttükten sonra çiftçiliğe başlamıştı. Adnan Menderes, ailesinin tek çocuğuydu. İzmir ve Aydın'ın işgali sırasında Yunanlılara karşı kurulan direniş hareketlerine yedek subay olarak katılmıştı. Ege'nin eskiye dayanan ailelerinden Evliyazâdelerin kızı ile evlendi ve üç erkek çocukları oldu. Siyaset hayatına 1930 senesinde Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest Fırka'ya girerek atıldı. Serbest Fırka'nın Ege çevresinde gördüğü büyük ilgi, Çakır Beyli çiftliğinin sahibi Adnan Bey'i de bu partinin saflarına çekmişti. Ancak ne var ki Serbest Fırka çok geçmeden kendisini feshetmişti. Mustafa Kemal Atatürk, bu partinin kurduğu büyük muhalefet cereyanının ana nedenlerini aramak için gittiği Ege gezisi sırasında Aydın'a uğradığı zaman genç Adnan Menderes'i de tanımıştı. Atatürk, sorduğu sorulara gayet cesur ve mantıklı cevaplar veren bu gencin üzerinde bilhassa durmuş ve çok zaman geçmeden kendisine Cumhuriyet Halk Partisi'ne katılması teklifte bulunmuştu. Halk Partisi'ne katılan Adnan Menderes, 1931 seçimleri sırasında aday gösterilmiş ve milletvekili olarak parlamentoya katıldı. Adnan Menderes'in Meclis'e girdiği günden 1946 senesinde Demokrat Parti'nin kuruluşuna kadar geçen uzun ve kesintisiz milletvekilliği hayatı, kendi deyimi ile "Kendi kendini yetiştirme devresi" oldu. Bu seneler içinde bir yandan da Ankara Hukuk Fakültesi'ni tamamlarken bir yandan da parti ve parlamento içinde Türk sporunun ana problemleriyle uğraştı. Eski bir sporcuydu . İzmir'de geçen eğitim devresi sırasında Karşıyaka takımında futbol ve basketbol sporlarıyla ilgilendi. Kendi kuşağının hükümet koltuklarını paylaştıkları Saraçoğlu'nun Başbakanlığı devrinde, Toprak Kanunu gibi bazı hareketler Menderes'i Halk Partisi içinde muhalefet safına itmiş ve sesi duyulmaya başlamıştı. Adnan Menderes, Celal Bayar'ın bir muhalefet partisi kurma niyetini açıkladıktan sonra, meşhur dörtlü takrire imzasını koyarak CHP'den gürültülü bir şekilde ayrıldı ve Demokrat Parti'nin kurucuları arasına girdi. O günden sonra ismi Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile beraber anılmaya başladı. 1946 seçimlerini Demokrat Parti kaybetmişti ama Adnan Menderes'in ismi bütün memlekete duyulmuştu. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle, Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildi. Adnan Menderes, Demokrat Parti'nin on sene süren iktidarının ilk ve son başbakanı olmuştu. Adnan Menderes enerjik bir başbakan olarak o döneme kadar alışılagelmiş düzenden dışarı çıkmasını başarmış, insanlarla ilişkilerini son günlerine kadar devam ettirmesini bilmişti. 27 sene iktidarda kalmıştı. CHP, DP'nin tam tersine, çok bürokratlaşmıştı. Ona oranla insanlara dayanmasını beceren bir partinin başında Menderes hiç kuşku yok ki büyük ve bulunmaz bir şansa sahipti. Ne var ki serbest teşebbüs ve özel sektöre öncelik tanıyan Menderes politikasının ilk hızı kaybolup birçok eski arkadaşları Menderes'ten ve partisinden yavaş yavaş uzaklaşmaya başlayınca gittikçe yalnızlaşan dinamik ve enerjik adamda bir hırçınlık baş gösterdi. Ekonomik durum da onun iktidarının ilk senelerinden çok farklı bir manzara arzediyordu. Ve Menderes ile memleket aydınları arasında aşılmaz engeller meydana gelmeye başlamıştı . En sonunda söz, fikir ve basın özgürlüklerini kısıtlayan kanunların çıkışıyla öğrenci hareketlerinin patlak vermesi Adnan Menderes'i birden bire zor duruma sokuverdi. İşte Demokrat Parti'nin dört kurucusundan biri genel başkanı ve on senelik başbakanı olan Adnan Menderes 27 Mayıs 1960'a böylelikle geldi. 27 Mayıs Devrimi'yle beraber, anayasayı çiğnemek suçundan bütün arkadaşlarıyla beraber Yassıada'da kurulan Adalet Divanına sevkedildi. Yapılan duruşmalar sonunda suçlu görülerek idama mahkum bırakıldı. 1 sene 3 ay 21 gün sonra Yassıada tutuklu olan Adnan Menderes, hakkındaki idam kararının tasdikinden 36 saat sonra 17 Eylül 1961 pazar günü öğleden sonra mahkumlar adası İmralı'da asılmak biçimiyle idam edildi. Mezarı, Yassıada'da kurulan Adalet Divanınca ölüm cezasına çarptırılan iki bakan arkadaşı Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu ile beraber İmralı adasından, seneler sonra İstanbul Vatan Caddesi'ndeki Anıt Mezar'a nakledildi.